II. Rükneddin Süleymanşah Devri

II. RÜKNEDDİN SÜLEYMANŞAH DEVRİ 

Öteki kardeşleri arasında en yetenekli, kudretli, şair, bilim ve sanatla uğraşıp ilgi duyan Süleymanşah, Tokat’ taki melikliği devresinde, diğer kardeşleriy» le çatışmalara girmeyip Bizans’la mücadelelere girişerek Karadeniz kıyılarına kadar (Samsun) olan yerleri fethetmiş idi. Daha sonra o, bazı kardeşleriyle de anlaşarak ordusuyla birlikte Sivas ve Kayseri üzerinden başkent Konya’ya yürüyüp kuşatmaya başladı, sonunda kardeşi sultan Keyhüsrev’in şiddetle savunduğu şehri “ Sultan ve ailesine aman ile istediği yere gitmelerine izin vermesi” şartlarıyla teslim alıp Türkiye Selçuklu Sultanı sıfatıyla tahta oturdu (1196/97). Çok geçmeden Süleymanşah, kardeşleri A r s l a n ş a h ’ tan Amasya’yı, B e r k - yarukşah’ tan da Niksar’ı aldı; bu arada diğer kardeşi Elbistan meliki Tu ğ - r u 1 ş a h ise kendisinin sultanlığını tanıyarak itaat etti. Sultanın bu iç sorunlarla meşguliyetinden istifade eden Bizans imparatoru III. Aleksios (1195-1203), Karadeniz’e gönderdiği bir donanmayla Samsun’daki ticaret gemilerine saldırtarak mallarına elkoydu, bazılarını da tutsak aldı. Kendisine yapılan başvuru üzerine Süleymanşah, imparatora bir elçi heyeti gönderip “ Mal ve alınan tutsakların geri verilmesini” bildirdi ve neticede yapılan antlaşmayla Bizanslılar, Selçuklu devletine yıllık vergi ödedikten başka, elegeçirdikleri mallar için de tazminat vermeyi kabul ettiler. Öte yandan sultan Süleymanşah’m gerek iç mücadeleler ve gerekse Bizans’la meşgul olmasını fırsat bilen Selçuklu vasalı Ermeni prensi II. L e o n , Toros dağlarından hareketle Ereğli ve Kayseri’ye kadar Selçuklu topraklarına saldırıya geçti. Bunun üzerine sultan, 1199 yılında, harekete geçerek Ermenileri Toroslarm güneyine sürdüğü gibi, Adana’ya değin ilerleyerek asi L e - o n u yeniden itaat altına aldı.

Doğu ve Güney-doğu’da fetihler,

Gürcülerle savaş

Gerek Bizans ve gerekse Ermenilere karşı kazanılan bu başarılı siyasî ve askerî hareketlerden sonra Süleymanşah, Türkiye’deki birliği kurma amacıyla, Eyyubîlere dayanarak kendisine tâbi olmamakta direnen kardeşi Malatya meliki Muizzüddin Kayserşah’a karşı harekete geçerek Malatya ’yı kuşatıp ele geçirdi (Haziran 1200), böylece devletinin sınırlarını, sultan II. Kılıç Arslan zamanındaki Fırat ırmağı yörelerine kadar uzatmış oldu. Bu durum karşısında Erzincan ve Divriği Mengücüklü (Mengücekli) hükümdarı Behram- şahveTuranşah, sultana tâbi oldukları gibi, Harput Artuklu emîri Niza- m e d d i n de S ü l e y m a n ş a h ’ a tâbiiyetini bildirdi. Süleymanşah, Anadolu’nun fethi sırasında Erzurum ve çevresinde kurulmuş olan Türk Saltuk- lu beyliğinin, kraliçe T h a m a r a devrinde (1184-1211) Gürcü istilâ ve işgaline uğraması üzerine, Gürcü seferine çıkmaya karar verdi. Bu amaçla o, Sivas’ta ordusunu hazırladıktan sonra Erzurum’a yöneldi; bu sırada Erzurum meliki Behramşah ile diğer Türk hükümdarları kuvvetleriyle birlikte kendisine katıldılar. Erzurum’a

 gelen sultan, Saltuklu hükümdarı Nasreddin Muhammed’in olumsuz tutum ve davranışları üzerine, onu hapsedip bütün Saltuklu memleketlerini Türkiye Selçuklu Devleti sınırları içine almak suretiyle bu ailenin buralardaki hâkimiyetine son verdi. S ü l e y m a n ş a h ’ ın asıl amacı, Doğu-Anadolu topraklarına devamlı saldırılarda bulunan Gürcülere karşı bir sefer düzenlemek idi. Bu seferin siyasi sebebiyle birlikte dqygusal yanının da bulunduğu hakkında bazı kaynaklarda bilgiler yer almıştır. Rivayete göre, Gürcü kraliçesi T h a m a r a , aşık olduğu Süleymanşah’a bir mektupla başvurup evlenmek istemiş, S ü 1 e y - m a n ş a h ’ ın bunu reddetmesi üzerine kraliçe asker gönderip, savaşa başlamıştır. Esasen, Süleymanşah, beraberinde kardeşi Tuğrulşah, Erzincan meliki Behramşah, Artuklu, Saltuklu ve Türkmen kuvvetleri olduğu halde, Gürcistan üzerine yürümüştü. Karşılıklı elçiler aracılığıyla gönderilen sert mektuplardan sonra, içinde Şamanı Kıpçaklann da yer aldığı Gürcü ordusu ile Selçuklu ordusu arasında, Micingerd kalesi yörelerinde şiddetle yapılan bir savaş sonunda (1202), Selçuklu ordusu ağır bir yenilgiye uğradı ve Süleymanşah, beraberindeki emîr ve meliklerle birlikte Erzurum’a çekilmek zorunda kaldı. Gürcülerin baskınıyla başlamış olan bu savaşta, Gürcüler birçok Türk askeri öldürmüş, pek çok ganimet elegeçirip, aralarında Behramşah’ın da bulunduğu tutsaklar almışlardır. Fakat Behramşah, daha sonra kurtuluş akçası karşılığında tutsaklıktan kurtulup Erzincan’a dönmüştür. Bu Gürcistan bozgununa rağmen Anadolu’da Selçuklu hâkimiyeti devam etti: Mardin Artuklu emîri Artuk Arslan, Mardin’i kuşatan Eyyubî hükümdarı Meliküladil’e karşı Süleymanşah’a itaat ile başvurduğu gibi, Diyarbakır ve Hasankeyf Artuklu emîri II. S o k m a n da Selçuklu tâbiiyetine girdi; böylece Selçuklu hükümranlığı Mardin ve Diyarbakır yörelerine değin uzatılmış oldu. Bu arada Samsat Eyyubî hükümdarı E f d a 1 da sultana bir elçi göndererek Selçukluların tâbiyeti altına girmeyi kabul ettiğini bildirdi. Bununla birlikte sultanı en çok düşündüren ve uğraştıran kardeşi melik Muhyiddin Mesut’ un Ankara başkent olmak üzere, Eskişehir, Bolu, Çankırı ve Kastamonu şehir ve yörelerini elinde tutup hâkimiyet sürdürmesi idi. Bütün amacı, Anadolu’da Selçuklu hükümranlık ve kudretini sağlamak olan Süleymanşah, kardeşinin hâkimiyetine son vermek üzere harekete geçip Ankara’yı uzun bir süren kuşatmaya tâbi tuttu ve sonunda şehri elegeçirerek kardeşinin hükümranlığına son verdi. Kısa süren hükümdarlığı zamanında, Türkiye Selçuklu Devletini iç çatışmalardan kurtarıp millî birliği kurmada çok büyük başarılar kazanmış olan II. Rükneddin Süleymanşah, yeni bir Gürcistan seferine gitmekte iken Konya-Malatya arasında hastalanıp hayata gözlerini yumdu (6 Temmuz 1204). Cesedi Konya’ya getirilip kaledeki Türbeye (Künbedhane) gömülmüştür. Onun ölümünden sonra kendisinin beraberinde bulunan emîrler, oğlu III. îzzeddin Kılıç Arslan’ ı tahta çıkardılar. Daha henüz çocuk yaşta bulunan Kılıç Arslan, aşağı-yukarı sekiz ay kadar saltanat sürmüş, bu kısa devrede Selçuk Devleti, babası zamanındaki kudret ve kuvvetini koruduğu gibi, ülkeden de herhangi bir toprak kaybı olmamıştır. Fakat çok geçmeden I. G ı y a - şeddin Keyhüsrev, ikinci kez Selçuklu saltanatını elde etmiştir.

En son değiştirme: Perşembe, 2 Kasım 2017, 7:55 ÖS