Bölüm anahatları

  •  Araplarda Sözlükçülük Çalışmaları Arapçada sözlük kavramı mu‘cem, kâmûs sözcükleriyle karşılanmaktadır. Mu‘cem sözcüğü ‘a-ce-me kökünden gelmekte olup, sınamak, denemek, birini teste tabi tutmak gibi anlamlara gelir.  a‘-ce-me sözcüğü bu kökün  veznine girmiş hali olup, yazıya veya harfe hareke, nokta koymak anlamına gelmektedir.  mu‘cem sözcüğü ise bu kökün  kalıbına girmiş şekli olup (ismi mef‘ûl, edilgen ortaç) anlaşılmayan, kapalı noktaları giderilmiş yazı, söz gibi anlamlara gelmektedir (Ebu Şerîfe v.d., 1989:113-114).
    Araplarda sözlük yazımının başlıca sebebi fasih Arapçanın inceliklerini en iyi şekilde gösterebilmek, sözcüklerin gramatik ve morfolojik açıdan doğru kullanımlarını görebilmekti. Arap sözlük çalışmaları miladi 7. yüzyılda çölden şehre göç edip yerleşen âlimlerin dilde gördükleri hataları ve yabancı sözcükleri düzeltmeleriyle başlamıştı (ed-Dâye, 1985:206-207). Kur’ânı okurken ve açıklarken yanlışlıklara düşme korkusu ve dile yabancı kelimelerin girmesine engel olmak da bu nedenler arasındaydı. O dönemlerde herhangi bir kelimenin anlamı öğrenilmek istendiğinde dönemin bilginlerine başvuruluyordu. Bu bilginlerin vefatıyla bilgilerin yok olmasından da endişe duyuluyordu. Sözlük yazma çalışmaları bir nevi bu bilginlerin sözcükleri ölümsüzleştirme çabası olarak ortaya çıkmıştı (Koçak, 2001:3). Bu çalışmaları sistematik olarak ifade edecek olursak Arapça sözlüklerin doğuşu üç aşamada gerçekleşmiştir. İlk aşama âlimlerin veya râvîlerin miladi 7. yüzyılda başlayıp takip eden iki yüzyıl boyunca eski şiirler, hadisler ve Kur’ân-ı-Kerim’de geçen ibareleri toplamasıyla başlamıştır. Ebû Zeyd el-Ensârî’nin en-Nevâdir fi’l-Luğa adlı kitabı günümüze ulaşan ve bu dönemi yansıtan en iyi eserdir. İkinci aşamada dilsel ibarelerin belirli bir konuya ve düzene göre yaprak yaprak sınıflandırıldığını görüyoruz. el-Asma‘î’nin Kitâbu’l-İbil (Deve Kitabı), Kitâbu’l-Hayl (At Kitabı), Kitâbu Esmâ’i’l-Vuḥûş ve Sıfâtuhâ (Yabani Hayvan Adları ve Nitelikleri Kitabı), Kitâbu’n-Naḥl (Arı Kitabı), Kitâbu’n-Nebât ve’ş-Şecer (Bitkiler ve Ağaçlar Kitabı) gibi belli konulara ilişkin kitaplar bunlara örnek gösterilebilir.1 Sadece isimlerini aldıkları sözcükle ilgili tüm kavramları içeren bu sözlüklere bakarak, kavram alanı çalışmalarının Arapların erken dönemlerinde bile olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönemde, alfabedeki tek bir harf alınarak bu harfle başlayan tüm sözcüklerin sıralandığı sözlüklere de rastlanmaktadır. Ebû Zeyd el-Ensârî’nin (öl.215/830) Kitâbu’l-Hemze’si ve Ebu ‘Amr eş-Şeybânî’nin (öl.206/821) Kitâbu’l-Cîm adlı eseri bu sözlüklere örnektir. Ayrıca siyah-beyaz, satın almak-satmak gibi birbirine zıt sözcüklerin bir araya getirildiği çalışmaların yanı sıra, üç harfli sözcüklerin farklı harekelerle kazandıkları anlamların tümünün sıralandığı sözlükler de bu aşamada karşımıza çıkmaktadır. Üçüncü aşama düzenli, kapsamlı genel sözlüklerin ortaya çıktığı dönemdir. Bu dönemde dildeki hatalı kullanımları önlemek, Kur’âna ve şer‘i metinlere açıklık kazandırmak hedeflenmişti. Gerek bilimsel düzeni, gerek kapsamıyla Halîl b. Aḥmet el-Ferâhidî’nin (öl.173/789) Kitâbu’l-‘Ayn adlı sözlüğü bu dönemdeki ilk sözlüktür (Ebû Şerîfe v.d.1989: 116-118). Hicri II. yüzyılın sonlarına doğru yazılan bu sözlük (m.700 lerin sonlarına doğru) harflerin mahreçleri (çıkış yerleri) esas alınarak düzenlenmiştir. Halîl b. Aḥmed sözlüğe  ع(ayn) harfiyle başlamıştır. Bu harf gırtlaktaki çıkış yeri bakımından en geride olanıdır (el-Kınnevcî 1988:123). Halîl b. Ahmed’in bu yöntemini izleyen öğrencilerinin: el-Ezherî (öl.370/980), Tehzîbu’l-Luğa, el-Kâlî (öl.356/967), el-Bârî’, İbn Sîde el-Muḥkem (öl.548/1153), ez-Zebîdî (öl.1205/1790) Muḥtaṣaru’l-‘Ayn adlı sözlükleri de bulunmaktadır. Bu sözlükleri İbn Dureyd’in (öl.321/933 ), Cemheretu’l-Luğa, İbn Fâris b. Zekeriyâ’nın (öl.395/1005), Meḳâyîsu’l-Luğa ve el-Mucmel adlı sözlükleri izlemiştir. Bu üç sözlük daha öncekilerden farklı olarak alfabetik şekilde düzenlenmiştir.
    Daha sonra el-Cevherî’nin (öl.h.393/m.1003), es-Sıḥaḥ, İbn Manzûr’un (öl.711/1311), Lisânu’l-‘Arab, Fîrûzâbâdî’nin (öl.817/1414) Kâmûsu’l-Muḥît, Zebîdî’nin, (öl.1205/1790 ) Tâcu’l-‘Arûs adlı eserleri yazılmıştır. Sözcüklerin kökleri esas alınarak yazılan sözlüklerden Butrus el-Bustânî’nin (öl.1300/1883), Muḥîṭ el-Muḥîṭ ve Kitâbu’-Muḥîṭ, Luis Ma‘lûf’un (öl.1365/1946), el-Muncid ve Kahire Arap Dil Kurumu’nun el-Mu‘cemu’l-Vasîṭ adlı sözlükleri gelmektedir. Tarihsel seyir içinde bu sözlükleri Abdullah el-Alâylî’nın 1963 yılında yayımlanan el-Merca‘, Cubran Mes‘ûd’un 1964 yılında yayımlanan er-Râ’id, Fuâd Efrâm el-Bustânî’nin 1967 yılında yayımlanan el-Muncid el-Ebcedî, Halîl el-Cerr’in 1973 yılında yayımlanan Lârus adlı sözlükleri izlemektedir (Ebû Şerîfe v.d.1989:120-129). Kâsım’ın Arapçaya uyarladığı sözlük sınıflaması ise aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (1987:19-32). Ayrıca yukarıda da isimlerine değindiğimiz bu sözlükler kelimelerin son harfleri, kelimelerin ilk harfleri ve kelimelerin okunduğu şekilde düzenlenen sözlükler olarak da gruplara ayrılmıştır (Eren, 2009:133).
    1-el-Mu‘cemu’l-Luğavî ( Dil Sözlükleri) Her sözcüğün anlamı ve açıklaması verilen, sistemli bir şekilde hazırlanan alfabetik sözlüklerdir. Lisânu’l-‘Arab, es-Sıḥaḥ, Tâcu’l-‘Arûs, Metnu’lLuğa, el-Mu‘cemu’l-Vasîṭ bunlardandır.
    Sözlük yazma ölçütlerine göre dil sözlükleri aşağıdaki bölümlere ayrılırlar. a) el-Mu‘cemu’t-Te‘sîlî (Etimolojik Sözlükler) Sözcüğün kökünü ve ilk kullanılış şeklini veren sözlüklerdir. Arapçada bu kapsamda bir sözlük çalışması yoktur. el-Yesû‘î’nin Ğarâ’ibu’l-Luğati’l‘Arabiyye adlı kitabı ile ‘Abdulḥaḳ Fâḍıl’ın Muğâmerât Luğaviyye adlı kitabının bölümleri içinde benzer çalışmalar bulunmaktadır.
    b) el-Mu‘cemu’t-Taṭavvurî ev et-Târîhî ( Gelişim veya Tarih Sözlükleri) Sözcüklerin geçen yıllar süresince söyleniş şekillerini ve anlam aşamalarını gösteren sözlüklerdir. Bu konuda yazılmış kapsamlı bir sözlük olmamakla birlikte el-‘Alâylî’nin el-Merca‘ adlı sözlüğünün ilk bölümünde böyle bir çalışma bulunmaktadır.
    c) Mu‘cemu’l-Muṣṭalahâti’l-Luğaviyye (Dil Terimleri Sözlüğü) Aynı konuda ve belirli alandaki sözcükleri bir araya getiren sözlüklerdir. Sözcüğün dilsel anlamının yanı sıra, bilim ve sanat dünyasında kullanılan anlamı da verilmektedir. Fahruddîn et-Tarîḥî’ nin Mecma‘u’l-Baḥreyn adlı sözlüğü bu gruba girmektedir.
    d) el-Mu‘cemu’l-Mi‘yârî ev et-Ta‘lîmî (Kılavuz veya Öğretici Sözlükler) Dilin kullanımlarını ve doğallığını korumak amacıyla dilsel kullanım ve kuralları veren sözlüklerdir. ez-Zebîdî’nin Laḥnu’l-‘Âmme, Muhammed el-‘Adnânî’nin el-Ahtâ’ eş-Şâ’i‘a gibi sözlükleri bu gruba girer.
    e) Mu‘cemu’t-Tevassu‘u’d-Delâlî ev el-Mecâz (Anlamsal Genişleme ve Mecaz Sözlükleri) Sözcüklerin gerçek ve mecazi anlamda kullanılan durumlarını gösteren sözlüklerdir. Zemaḥşerî’nin, Esâsu’l-Belâğa adlı sözlüğü bu gruba örnek olarak verilebilir.
    f) Mu‘cemu’l-Ef‘âl (Fiiller Sözlüğü) Fiilleri tüm yönleriyle ele alan sözlüklerdir. İbnu’l-Kûtiyye’nin, Ebniyetu’l-Ef‘âl adlı sözlüğü örnek olarak verilebilir. 
    g) Mu‘cemul-Mu‘arreb ve’d-Daḫîl Arapçalaşmış ya da Arapçaya girmiş olan sözcükleri kapsayan sözlükler dir. el-Cevâlikî’nin el-Mu‘arreb adlı sözlüğü bu gruba girer.
    h) Mu‘cemu’l-Ezḍâḍ Bir sözcüğün zıt anlamlılarının sıralandığı sözlüklerdir. Ebû’t-Tayyib el-Luğavî’nin, el-Ezḍâḍ adlı sözlüğü örnek olarak verilebilir.
    i) Mu‘cemu’l-İbdâl Telaffuz olarak aralarında benzerlik bulunan harflerden oluşan sözcükleri sıralayan sözlüklerdir. Yine Ebû’t-Tayyib el-Luğavî’nin bu bağlamdaki çalışması da el-İbdâl adını taşımaktadır.
    2) M,u‘cemu’l-Me‘ânî ev et-Tecânusî (Anlam veya benzerlik sözlükleri) Lafzı değil, anlamı ele alan sözlüklerdir. Bu sözlüklere konu sözlükleri de denir. Eşanlamlı sözcükler de bu tür sözlüklerin kapsamı içine girerler. es-Se‘âlibî’nin “Fıkhu’l-luğa ve sırru’l-‘Arabiyye”, İbn Sîde’nin “elMuḫaṣṣaṣ”adlı eserleri bu gruba örnek olarak verilebilir. 
    3) Mu‘cemu’l-Muṣṭalahât (Terim Sözlükleri) Belirli bir bilim veya konuyla ilgili terimlerin farklı kullanımlarıyla beraber ele alındığı teknik sözlüklerdir. Genel olarak yabancı dillerde kullanılan belirli bir konuya ait terimlerin Arapçalaştırılması suretiyle oluşturulan sözlüklerdir. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.
       4) el-Mu‘cemu’s-Sunâ’iyyu’l-Luğa ev el-Mute‘addidu’l-Luğât (İki veya çok dilli sözlükler) Bir sözcüğün anlamının farklı bir dilde açıklandığı sözlüklerdir. İngilizce-Arapça sözlük gibi. Bugünkü ilmi anlamıyla ise sözlük, bir dilin sözcüklerini, terimlerini özel bir düzenekle sınıflandıran, sözcüklerin eşanlamlılarını, benzerlerini veya kökenlerini veren yapıt olarak tanımlanabilir (Kâsım, 1987:19). Genel bir sözlükten günlük dildeki tüm kelimelerin anlamlarını açıklaması, köklerini, okunuş şekillerini göstermesi beklenir. Çalışmada kendisinden yararlandığımız el-Mu‘cemu’l-‘Arabiyyu’l-Esâsî genel bir sözlüktür. 

     2.1. el-Mu‘cemu’l-‘Arabiyyu’l-Esâsî (Temel Arapça Sözlük) el-Mu‘cemu’l-‘Arabiyyu’l-Esâsî (Temel Arapça Sözlük), elMunazzamatu’l-‘Arabiyye li’t-Terbiye ve’s-Sekâfe ve’l-‘Ulûm (Arap Bilim, Eğitim ve Kültür Kuruluşu) tarafından 1347 sayfa olarak yayımlanan ve pek çok Arap ülkesinin “Arap Dil Kurumları” ve önde gelen Arap dilcilerinin bir araya gelmesiyle hazırlanan bir sözlüktür. Sözlükte 25.000 madde başı vardır. Her madde başının farklı anlamda 20’den fazla kelime barındırabilmesi düşünüldüğünde, sözlüğün ortalama 300-350 bin civarında kelime içerdiğini söylemek mümkündür.
    Sözlüğü hazırlayanlar büyük bir titizlikle, sade bir dil kullanarak, sözcükleri örnek cümlelerle de pekiştirerek gerek Arapçalaşmış, (Mu‘arreb) gerekse Arapçaya sonradan girmiş (Daḫîl) sözcükleri de göz önüne alarak, bilim ve kültür hayatında kullanılan modern kavramları bir araya getirmek istemişlerdir. Daha önce yayımlanan sözlükler modern çağın gereklerini karşılayacak sözcükler barındıran söz varlığına sahip değildi. Daha çok klasik Arapçanın kalıplaşmış söz varlığını içeren ansiklopedik dev sözlüklerdi. Örneğin bu sözlüklerden Lisânu’l-‘Arab, 20 cilt civarında; Tâcu’l-‘Arûs ise 40 cilt civarında olup gerek Arap, gerek yabancı olsun Arapçayı inceleyen kişilere günlük dille ve temel kavram alanlarıyla ilgili kısa ve net bilgiler vermiyorlardı. Hatta bu sözlüklerde geçen çoğu kelimenin anlamı anadili konuşucuları tarafından bile bilinmiyordu. Aşağıda alfabetik olarak dizinlenen daha önce de isimlerinden bahsettiğimiz bu sözlükler şüphesiz el-Mu‘cemu’l‘Arabiyyu’l-Esâsî yayımlanana kadar pek çok eksiği gidermişti; ancak modern hayatın gereksinimlerine karşılık verecek bir sözlük yazılması ihtiyacından doğan el-Mu‘cemu’l-‘Arabiyyu’l-Esâsî bütün bu eksikliklere yanıt bulma çabasının bir ürünüydü. Bu sözlüğün taşıdığı önemin ortaya çıkması için daha önce yayımlanan Arapça sözlüklere değinmek yerinde olacaktır. Şimdiye kadar Arap coğrafyasında yayımlanan ve daha önce yapılan genel sözlük nitelendirmelerine uyan sözlükler el-esâsî adlı sözlüğün girişinde yazarlarının yaşadıkları dönem temel alınarak aşağıdaki gibi sıralanmaktadır(el-Esâsî:6). 

    Kitâbu’l-‘Ayn   : Halîl b. Ahmed ( öl.173 /789 ) el-Hurûf    : Ebû ‘Amr eş-Şeybânî (öl. 206/ 821 ) el-Elfâz    : İbn Sikkît (öl.244/858 ) el-Cemhere   : İbn Dureyd (öl.321/ 933) el-Bârî    : Ebû Alî el-Kâlî (öl.356/ 967) Tehzîbu’l-Luğa   : el-Ezherî (öl.370/ 980) Meḳâyîsu’l-Luğa ve el-Mucmel : İbn Fâris (öl.395/ 1005 ) es-Sıḥâḥ    : el-Cevherî ( öl.393/1003) el-Muhkem ve’l-Muḫaṣṣaṣ  : İbn Side (öl.458/1066 ) Lisânu’l-‘Arab   : İbn Manzûr (öl.711/ 1311 ) el-Kâmûsu’l-Muḥîṭ  : Fîrûzâbâdî ( öl.817/ 1414) Tâcu’l-‘Arûs   : Zebîdî ( öl.1205/ 1790 ) Muḥîṭ el-Muḥîṭ ve Kitâbu’l-Muḥîṭ: Butrus el-Bustânî (öl.1300/1883 ) el-Muncid   : Luis Ma‘lûf (öl.1365/1946) el-Mu ‘cemu’l-Vasîṭ   : Kahire Arap Dil Kurumu (öl.1380/ 1960) Bu sözlüklere ek olarak ilk defa 1964 yılında basılan Cubran Mes‘ûd tarafından hazırlanan er-Râ’id, 1973 yılında basılan ve Halîl el-Cerr tarafından hazırlanan Lârus adlı sözlükler de bulunmaktadır. Yukarıda adı geçen sözlükleri incelediğimizde el-Mu‘cemu’l-Vasîṭ’ten itibaren bir modernleşme ve günümüze uyabilme çabası içinde olduklarını görüyoruz; ancak bu sözlüklerin klasik sözlüklerde olmayan ilmi ve teknik terimleri içermek konusunda pek başarılı oldukları söylenemez. Örneğin, el-Vasîṭ, klasik sözlüklerin üslubundan tam olarak sıyrılamamıştır. Madde başı veya terim açıklamaları yönünden eleştirilmekle birlikte, özellikle ismi mef‘ûlden türemiş kavramları içermemektedir. Kelimenin okunduğu şekliyle düzenlenen er-Ra’id ve Lârus sözlükleri ise kelimelerin açıklamalarını yaparken Kur’an ve hadislerden örnekler getirmiştir. Bütün bu sözlük yapılanmalarının günümüz kullanımı açısından çok modern olmadığı açıktır. 

    Yukarıda adı geçen sözlüklerin yayımlanmasının üzerinden yaklaşık çeyrek asır geçtikten sonra, el-Munazzamatu’l-‘Arabiyye li’t-Terbiye ve’s-Sekâfe ve’l-‘Ulûm (Arap Bilim, Eğitim ve Kültür Kuruluşu) tarafından 31 Mart-8 Nisan 1981 tarihlerinde Rabat şehrinde gerçekleştirilen toplantılarda, modern bir sözlüğün eksikliğini her zaman dile getiren farklı Arap ülkelerinden Arap Dil Kurumu mensupları, araştırmacılar, sözlük yazarları ve dilbilimciler bir araya gelerek modern bir Arapça sözlük yazmak konusunda görüşlerini paylaştılar. Sözlük yazmanın temel prensiplerine dair kararlar aldılar. Ardından 22-27 Ekim 1982 tarihlerinde farklı Arap ülkelerinden uzmanların katılımıyla Tunus’ta yeniden bir araya gelerek el-Mu‘cemu’l-‘Arabiyyu’l-Esâsî’nin yayımlanmasını kararlaştırdılar. Rabat’taki oturumda kararlaştırılan “konu, sınıflandırma ve yazım ilkeleri” aynen kabul edildi. Ayrıca Arapçayı yabancı dil olarak öğrenen orta ve ileri derecede Arapça bilen yabancı hocalar ve öğrenciler de düşünüldü. Böylece bu sözlük hem Araplar hem de yabancılar için en önemli başvuru kaynağı olacaktı.
    Bu görüşmelerin ardından birbirleriyle gerek yazışarak, gerek yüz yüze görüşlerini paylaşarak titizlikle çalışan Arap dilbilimcileri 1988 yılında bu kapsamlı sözlüğü oluşturmayı başardılar. Bu sözlük basım tarihi olarak günümüze en yakın sözlük olmasının yanı sıra, farklı Arap ülkelerinin Arap Dil Kurumu temsilcilerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir sözlük olması dolayısıyla diğerlerinden ayrılmaktadır.