Bölüm anahatları
-
Evrim I
Evrim düşüncesi Antik Yunan’a kadar götürülebilir. Bununla birlikte bilimsel bir kuram olarak tarih sahnesine çıkması 19. yüzyılda mümkün olabilmiştir. Evrim denilince ilk akla gelen isim Türlerin Kökeni (1859) adlı eseriyle Charles Darwin (1809-1882) olmakla birlikte, 19. yüzyılda Fransa’da Jean Baptiste Pierre Antoine Lamarck (1744-1829) ve Etienne Geoffroy Saint-Hilaire (1772-1844), İngiltere’de Charles Lyell (1797-1875), Joseph Dalton Hooker (1817-1911), Herbert Spencer (1820-1903), Alfred Russel Wallace (1823-1913) ve Thomas Henry Huxley (1825-1895) ve nihayet Almanya’da Ludwig Büchner (1824-1899) ve Ernst Heinrich Haeckel de (1834-1919) eserleriyle, evrim literatürünün Avrupa’da oluşmasını ve yayılmasını sağlamışlardır.
Osmanlı düşünürleri de, bu dönemde Evrim Kuramı’na ve evrimciliğe kayıtsız kalmamışlar ve özellikle de 1870’lerden sonra, yukarıda adları belirtilmiş olan evrimci yazarlardan ve onların kaleme aldıkları yapıtlardan derin bir biçimde etkilenmeye başlamışlardır. Evrim Kuramı’nın biyoloji bilimiyle sınırlı kalmayan işlev ve öneminden toplumsal, siyasal ve ekonomik alanlarda da yararlanabileceklerini öğrenen ve gören Osmanlı düşünürleri de kaleme aldıkları telif ve tercüme makale ve eserlerle kuramı kimi yönleriyle tanıtmaya başlamışlardır.
Türkiye’de, Evrim Kuramı’ndan ilk defa söz eden kişi Ahmed Midhat Efendi (1844-1912) olmuştur. Ahmed Midhat Efendi, 1873 yılında, kendi çıkardığı Dağarcık adlı derginin ikinci ve dördüncü sayılarında “Velâdet” ve “Duvardan Sadâ” adlı iki makale yayımlamış ve bu konuya değinmiştir. “İnsân-Dünyâ’da İnsânın Çıkışı” adlı başka bir makalesinde ise, Darwin’in Evrim Kuramı’nı değil, ama Lamarck’ın Dönüşüm Kuramı’nı temele almış ve orangutan denilen maymunların iskeletiyle insanların iskeleti arasında bir fark bulunmadığını, fakat bunların dört ayak üzerinde, insanların ise iki ayak üzerinde yürüdüklerini söylemiştir. Sonra da insanın maymundan gelmediğini, aslında insanın bir cins maymun olduğunu ve bunun Kur’ân-ı Kerîm’de betimlenen Yaratılış Kuramı ile bağdaşmayacak bir yönünün bulunmadığını savunmuştur.
Ahmed Midhat Efendi’den sonra Evrim Kuramı’ndan bahseden ikinci isim Şemseddîn Sâmî’dir (1850-1904) ve 1879 yılında yayımladığı İnsân adlı eserinde, bu kuram doğrultusunda insanın oluşumunu açıklamaya çalışmıştır.
Târih-i Tekvin yâhûd Hilkat adlı eserinde, cansızları ve canlılarıyla birlikte Evren’de bulunan bütün varlıkların oluşumunu ve gelişimini açıklamak isteyen genel bir evrim öğretisini, oldukça yetkin bir düzeyde işleyen Hoca Tahsîn Efendi (1811-1881) ise Evrim Kuramı’nı konu edinen üçüncü düşünürdür. Haeckelci çizgideki bu yapıtı, ölümünden sonra, öğrencisi Nâdiri Fevzi’nin gayretleriyle 1892 yılında İstanbul’da yayımlanmıştır.
20. yüzyılın başlarında, Evrim Kuramı artık daha kapsamlı incelemelere konu olmuş ve Baha Tevfik, Ahmed Nebil, Subhi Edhem, Memduh Süleyman, Edhem Necdet, Celal Nuri İleri vb. gibi düşünürler, bu kuram üzerine telif ve çeviri olmak üzere çeşitli eserler yayımlamışlardır.
Cumhuriyet Dönemi’nde ise Hamit Nafiz Pamir, Ali Vehbi Türküstün ve Raymond Hovasse ile Ahmed Tevfik, Ahmed Malik Sayar ve Ahmed Müştak Kargılı, Muallimler Mecmuası’nda ve Dârü’l-Fünûn Fen Fakültesi Mecmuası’nda, evrim konusunda yazılar yayımlamışlardır. Bunlardan en kapsamlı olanı ise, Hovasse tarafından kaleme alınan “Tekâmülü İzah Eden Nazariyeler” başlıklı çalışmadır.
Darwin’in yaşamı ve düşünceleri üzerine bu dönemde yayımlanan ilk müstakil kitap ise, tıp doktoru ve bilim tarihçisi Galip Ata Ataç’ın kaleminden çıkan 1931 tarihli Darwin’dir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan bu eser, ülkemizde, Darwin’i konu edinen ilk resmi kitaptır.
