Bölüm anahatları
-
Temel mitoslardan olan ve çok yaygın olan Tufan mitosudur. Usener'in çalışmasında, insanlığın bir tufan ile yok edilmesi mitosunun, dünyanın her köşesinde karşılaşmak olanaklıdır. Tufan mitosunun ana öğesi, tanrıların insanlığı yok etmeye karar vermeleridir.
Sümer Tufan öyküsünün ana çizgileri; insanları bir yandan ölüme yollarken bir taraftan tanrıların yıkımdan kurtarma niyetleri görülür. Tanrı Enki insanları kurtarır. Sippar kentinin kralı Ziusudra'ya bir duvarın kıyısında dikilmesini söylenir. Bu duvar yoluyla Ziusudra'ya tanrıların korkunç niyetlerini açıklayıp, gelecek tufandan kurtulmak için ne yapılması gerektiği söylenecektir. Tufan olayından Ziusudra’nın nasıl kurtulduğu aşağıda yer almaktadır.
Gılgamış, kendisinden önceki babası gibi Erek (Uruk) kentinin kralıdır. Annesi tanrıça ve babası insandır yani ölümlü. Kentindeki halkın refahını sağlamış, düşmanlara karşı zaferler kazanmış, güçlü bir kraldır. Destan, daha ilk aşamada Gılgamış’tan bahsederken üçte ikisinin tanrı, üçte birinin ise insan olduğunu söyler, buna rağmen “ölümlü” bir varlık olarak anlatılır ve halkı kentleşmiş bir yerde bir kralın yönetiminde yaşamaktadır ve giderek bir zorbaya dönüşür. Gılgamış yanında Enkidu gibi bir yoldaşı olunca kendisini daha da güçlü hisseder ve ürkütücü bir dev olan sedir ormanlarının bekçisi Huvava’ya (Humbaba) karşı birlikte savaşarak ülkedeki kötülüğü kovmak ister. Gılgamış bir ara insafa gelip, hiçbir suçu olmayan bu varlığı öldürmesinin anlamsız olduğunu düşünse de Enkidu’nun öldürme arzusundan destek bulup Huvava’yı yeniyorlar. Huvava’yla savaşıp, onu yenerken tanrılar da bu durumu izlemektedir, tanrıça İştar (İnanna) Gılgamış’ın ülkesine, Gök Boğa ile saldırarak Erek halkına yıkıntılar yaşatır. Enkidu, Gök Boğa’yı bertaraf etmesinin üzerine tanrılar tarafından ölüme çarptırılır. Destanın burasında anlatılana göre; Enkidu bir rüya görür; düşünde Nergal (yeraltı tanrısı) tarafından yeraltı dünyasına götürülüp, hayalete dönüştürüldüğünü görür.
Gılgamış Destanı, çoğu Yakındoğu mitolojisinin temelini oluşturan bir motif olan “ölümsüzlük ardında koşmak” olarak anılabilir. Bunun yanında insanı, insana anlatmak çabası barındırır; kendisinin “ne”liğine dair, kendi aklı ve deneyimleri ile bir kimlik inşası, yeryüzündeki konuşlanmasını, insana yazılı olarak aktarır.
