Bölüm anahatları
-
Tabletler, yirmi sekiz harflik bir alfabeyle ve o zamana dek bilinmeyen bir dille yazılmışlardır. Ugaritçe olarak bilinen bu Samı dilleri grubuna ait bulunduğu ve Arapça, Aramice, İbranice ile çok yakın ilişkili bir dil olduğu gösterilmiştir. Bu mitos, genellikle "Boğa El" olarak geçen, nehirlerin kaynağının başında oturan baş tanrı El; ve onun oğlu olan "bulutların binicisi" diye anılan ve şimşek ile gök gök gürültüsü tanrısı olarak bazen Hadad adıyla geçen bereket tanrısı Baal; denizlerin ve ırmakların tanrısı Yam-Nahar'ın arasında geçenleri anlatır. Baal mitosunda; küstah davranışlarıyla Yam-Nahar, taşıp yeryüzünü yıkıntıya çevirme, denizin ve ırmakların (insanlara) dostça olmayan yönünü temsil ederken; Baal, suların yağmur olarak yararlı yanını temsil eder. Baal, gücünü göstermek için şimşekler ve gök gürültüleri yollayıp, bulutlara binip koşturursa da, aynı zamanda yeryüzünü verimli kılmak için, mevsiminde, uysal yağmurları dağıtır.
Zanaatçı-tann Kothar'a ile Baal arasında, yeni evin bir penceresinin olup olmayacağı sorunu üzerinde bir tartışma çıkar. Kothar, evin bir penceresinin olmasının gerektiğinde diretir; ama Baal, Yam'ın cariyelerinin gözetlenmesini istemediği için izin vermez. Ancak sonunda Kothar'ın önerdiği gibi olur ve eve; Baal'in içinden şimşek, gök gürültüsü ve yağmur gönderebileceği bir pencere yerleştirilir. Evin tamamlanması, Baal’in yandaşları ile büyük bir şölenle kutlanır. Eve sahip olunca Baal, bütün tanrılardan üstün olduğunu ileri sürerek, El’in yeni gözdesi olan, kısırlık ye yeraltı dünyası tanrısı Mot'a haraç (vergi) göndermeyeceğini bildirerek yeni bir çatışma başlatır.
