Çağdaş İslam Düşüncesinde Dini Tefekkürün Yeniden Yorumlanması I

ÇAĞDAŞ İSLAM DÜŞÜNCESİNDE DİNİ TEFEKKÜRÜN YENİDEN YORUMLANMASI: AFGANİ VE ABDUH ÖRNEĞİ

 

Çağdaş İslam düşüncesi, İslam düşünce tarihinin halen içinde yaşadığımız dönemini oluşturmaktadır. Çağdaş dönemin ne zamandan beri başlatılacağı konusunda bazı tartışmalar olsa da, genel anlamıyla 18. Asırda tohumları atılan mukayese ve kendini murakabe ruhuyla başlatılması gerektiğini söyleyebiliriz. İçinde yaşadığımız bu dönemin, her bölgede kendi içerisinde de bazı dönüşümler geçirdiğini kabul etmek ve esasında Peygamberimiz, Hz. Muhammed (s.a.v.)’den başlayarak tarihsel süreçteki gelenekten beslenmiş olduğunu unutmamak durumundayız.  Bu noktada, yönetici elitler eliyle başlayan Osmanlı yenileşmesini şimdilik bir kenara bırakacak olursak, nispeten daha felsefi ve ahlaki bir yenilikçilik olarak değerlendirilebilecek olan Hint alt kıtasındaki Veliyullah Dihlevi hareketini günümüze kadarki hareketlerin en etkilisi sayabiliriz. Hint’ten sonra aynı karakterdeki ikinci büyük hareket, İdil Ural bölgesinde, ceditçilik olarak ortaya çıkmıştır. Üçüncü büyük hareket ise, Mısır bölgesindeki ıslah hareketidir. Bu hareket ise, felsefi ve ahlâki yönleri bulunmakla birlikte, daha çok fıkıh temelli bir yenileşme hareketi şeklinde ortaya çıkmış ve bu da bütün İslam dünyasında oldukça etkili olmuştur. Bu dönemdeki pek çok düşünürde gördüğümüz husus; “mutlak devamlılık fikrine dayalı bir hakikat anlayışı”nın savunusudur. İnsanın ruhi kabiliyetinin öne çıkarılması, iradesini kullanmaya çağırılması, böylece hürleştirilerek ahlâkî kemale ulaşması üzerinde ısrarla duran çağdaş İslam düşünürleri, bu görüşlerine geleneksel mirastan referanslar da getirmişlerdir. 19. Yüzyıl sonlarının büyük yenilikçisi Cemaleddin Efgânî, Kazan’dan Petersburg’a, İstanbul’dan Mısır’a pek çok coğrafyayı gezmiş ve “nahda” (ıslah) hareketine, yani İslam dünyasının uyanışına önderlik etmiş bir isimdir. Kazan’dan başlayarak pek çok bölgede onun düşünceleri ve faaliyetleri büyük etkide bulunmuştur. Buna rağmen o günden bugüne hâlâ bazı çevrelerce çeşitli ithamlarla suçlanmaktan da geri kalmamıştır. Yine kendisi kadar İslam dünyasında şöhret bulmuş öğrencisi, ıslah hareketinin öncüsü bir başka isim Muhammed Abduh’tur. Tebliğimiz, Hanefi gelenekten gelen bu iki önemli ismin fikri çizgisi ve bugüne yansımalarını ele alacak ve Kazan ve İstanbul merkezli etki ve tepkileri ortaya koyacaktır. Böylece, söz konusu düşünürlerin günümüzdeki yenilenme arayışları açısından ortaya koydukları fikirlerin güncelliği de tartışılmış olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Tecdit, Islah, Ceditçilik, Yenileşme, Modernizm, Nahda, Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Şehabeddin Mercani, Şah Veliyullah Dihlevi.

 

            İslam Dünyasında, tarihi ilk Hicrî asırlara kadar giden yenileşme hareketleri 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren oldukça yoğunlaşmıştır. Bunun, elbette birçok sebepleri vardır. Şimdilik bunlara burada girmeyeceğiz. Bizim ilgilendiğimiz husus, çağdaş İslam düşüncesinin çerçevesini oluşturan, başta Hint alt kıtası olmak üzere; Kazan, Orenburg, Bahçesaray, İstanbul, Kahire, Tiflis, Bakü, Taşkent gibi merkezlerde ortaya çıkan bazı düşünürlerin yenileşme ve dinin yeniden yorumlama çabaları ve bu konudaki isimlendirme meselesidir. Bugüne kadar, kimi tasvir edici, kimi tanımlayıcı, kimi de suçlayıcı mahiyette olmak üzere son dönem yenileşmeci hareketler çeşitli adlarla sınıflandırıldı. Önceleri, bilhassa Batı’da her türlü uyanış ve yenileşme hareketleri, suçlayıcı mahiyette, Panislamizm, Panturanizm veya Pantürkizm gibi siyasi birliği ifade eden adlarla anılırken, sonraları, yine suçlayıcı yönleri bulunmakla birlikte; biraz daha tasvir edici ve bazen tanımlayıcı bir şekilde; ‘İslami modernizm’, İslami reformizm,  ‘kökten dincilik’, ‘radikalizm’, ‘siyasal İslamcılık’, ‘fundamentalizm’, ‘İslami entegrizm’, ‘İslami liberalizm’, ‘İslami milliyetçilik’, ‘gelenekçilik’ ve selefilik gibi bazı adlarla tasnif edilmeye başlanmıştır. Aynı şekilde İslam dünyasında da benzer tasnif ve isimlendirmeler yapılmış ve yine bunların bir kısmı da suçlayıcı bir tasnife dönüşmüştür: Reformizm, modernizm, ıslah, ihya, tecdit, hatta Türkçülük ve dinin yeniden yorumlanması. Genel anlamda Müslüman tasnifçilerin suçlayıcı olarak yaptığı sınıflamalarda dikkat çeken husus; Ceditçilik-Yenilikçilik/Kadimcilik-gelenekçilik üzerinden iki ana çizginin varlığıdır. Bu sınıflamanın tarihi çok eskilere gitmektedir. Bu çerçevede bütün olumlu özellikler gelenekçi/kadimci anlayışa, bütün olumsuz anlayışlar ise yenilikçi geleneğe atfedilmiştir.

En son değiştirme: Salı, 14 Ocak 2020, 5:04 ÖS