13. Beslenme Davranışları /Yuva Yapma Davranışları

Böceklerin çoğunun karakteristik beslenme ve zarar şekilleri vardır. Örneğin Otiorrhynchus spp., yaprakların kenarlarını yarım ay şeklinde yer; Karpuz telli böceği besleneceği bölgeyi parseller; Coccoidea üst familyasının çoğu türleri beslendikleri yerlere yapışkan ve tatlımsı bir madde salgılar; bazı böcekler beslendikleri yerlerde ur ve gallerin oluşmasına neden olurlar; bazıları da karakteristik galeriler açarlar. Bu örnekler beslenme şekillerinden ancak birkaçıdır. Beslenme davranışları çok geniş bir konudur. Bütün canlılarda olduğu gibi böceklerde de büyüme, gelişme ve diğer yaşamsal olayların gerçekleşebilmesi için gerekli başlıca enerji kaynağı besindir. Besinin böcekler tarafından alınması yaşama ortamındaki birtakım uyarılar ve içgüdüsel etkiler sonucu olmaktadır. Aldıkları besin çeşidine göre böcekler bitkisel besinle beslenen fitofag böcekler, hayvansal besinle beslenen, zoofag böcekler, çürükçül maddelerle beslenen saprofag böcekler, miselle beslenen misetofag böcekler ve pislikle beslenen sakrofag böcekler şeklinde gruplandırılır. Bunlar besinlere bağlılıkları bakımından monofag, oligofag, polifag böcekler olmak üzere tekrar 3 gruba ayrılmaktadır. Böceklerin besini bulmaları onların uzaktan besin tarafından cezbedilmelerini gerektirir. Besindeki ışık , renk, şekil, ses, hareket, koku ve sıcaklık gibi bazı uyarıcı faktörler duruma ve türlere göre değişmek üzere ya tek tek yada çeşitli kombinasyonlar halinde böceğin cezbedilmesinde etkili olur. Uyarıların mekanik optik ve kimyasal algılayıcılar yardımıyla algılanması sonucu böcekte besine yönelim görülür. Bu şekilde çeşitli uyarılar sonucu besin bulunduktan sonra böcekler besini tanımak yani onun, beslenebilmeleri için uygun olup olmadığını anlamak üzere bazı denemeler yaparlar. Genellikle kontakt ve tad algılayıcıları yardımıyla yapılan denemeler sonunda besin uygun bulunduğunda beslenme olayı başlar. Örneğin Lepidoptera takımına bağlı birçok böcek türünde ve Diptera takımının Musca cinsine bağlı türlerde, tarsus kısımlarındaki kontakt algılıyıcılar, besin bulunduğunda uyarılır, böylece hortum uzar ve beslenmek için ileriye hareket eder. Ağız parçalarında bulunan tat algılayıcıları da uygun besin bulunmuşsa beslenmenin sürmesini sağlar. Besinin uygun olarak saptanmasından sonra böcekler, aldıkları besine ve ağız parçalarının yapısına göre farklı şekillerde beslenirler. Fitofag böceklerin büyük bir kısmı mandibulaları ile parçaladıkları bitkilerin çeşitli organlarını maxillaları ile ağızın gerisine atıp çiğnemek suretiyle beslenirler. Bu şekilde beslenme görülen böceklere Collembola, Dermaptera, Orthoptera ve Coleoptera takımlarına ve Blattaria alt takımlarına bağlı fitofag böceklerle Hymenoptera, Diptera, Lepidoptera takımının bitkilerle beslenen larvaları örnek olarak verilebilir. Bu böceklerin yapraklarda beslenen bazı türleri yaprağı kenarundan kemirerek beslenir. Bunlar içinde Orthoptera takımına bağlı türler yapraklarda kenardan merkeze doğru düzensiz yenikler oluşturarak beslenirken, Otorrhynchus türlerinin erginleri yaprak kenarlarını yarım ay şeklinde yiyerek, Arge rosae larvaları da gül yapraklarında daire şaklinde delikler oluşturarak yaprakları kemirirler. Cassida deflorata ve Syringopais temperatella’da olduğu gibi bazı böcekler ise yaprakların üst epidermis ve parankim dokusunu yalnız alt epidermis kalacak şekilde kemirerek beslenirler. Beslenme davranışlarının bilinmesinin yararı 3 grupta toplanabilir. 1. Zirai mücadele programlarının belirlenmesinde, 2. Zirai mücadele zamanının belirlenmesinde, surveylerde, tuzakların kullanılmasında, 3. Taksonomik çalışmalarda , tür teşhisleri için. Yuva Yapma Davranışları Yuva yapma genellikle sosyal yaşantıya sahip böceklerde görülmektedir. Bunlar türlere özgü çeşitli şekillerde yuvalar yaparlar ve toplu olarak sosyal bir ahenk içinde bu yuvaların içinde yaşarlar. Aralarında çok sıkı bir iş birliği ve çok iyi bir işbölümü vardır. Bu böceklerden en önemlileri termitler, karıncalar ve arılardır. Termit türleri dünyanın pekçok yerine yayılmıştır. Ancak en zararlı türleri tropik bölgelerde bulunur. Burada bazan çok geniş sahayı işgal ederler ve türlere göre çok değişik şekillerde ve boyda yuvalar yaparlar. Bu yuvaların boyları bazan birkaç m yüksekliğe kadar ulaşabilmektedir. Bu yuvaların şekline bakılmak suretiyle termit türlerini tanımak mümkündür. Karıncaların da toprak içinde çok çeşitli şekillerde galerilere sahip yuvaları vardır. Bu yuvalarda çeşitli bölümler yer alır. Gıda deposu, yumurta ve larva bakımyeri vs. gibi. Gerek yuvanın ağız kısmına bakmak, gerekse galeri şeklini incelemek suretiyle türlerin tanımını yapmak mümkündür. Sosyal böceklerin çoğu yuvalarını yapmak, onarmak veya orada bazı faaliyetlerde bulunmak için özel bazı malzemeyi arayıp bulurlar ve yuvalarına taşırlar. Örneğin, tropikal bölgelerde yaşayan Atta spp. Afrika’da çok yaygındır ve milyonlarcası bir yuvada yaşar. Bu karıncalar galerinin içinde mantar yetiştirerek beslenir. Ancak mantarları yetiştirmek için belirli bazı ağaçların yapraklarını yarımay şeklinde keserek yuvalarına taşırlar ve bunları mantar yetiştirmek için altlık olarak kullanırlar. Hatta tercih ettikleri bazı ağaç yapraklarını 1 km mesafeden bile taşıdıkları saptanmıştır. Örneğin, Osmia cristata (Hym.) yuvasını inşa etmek için Malva silvestris’in petallerini keser. Halbuki diğer Osmia türleri Centauria spp. veya Papaver spp.nin çiçek petallerini tercih eder. Sosyal böceklerin dışında çam kese tırtılı, altın kelebek ve elma ağ kurdu gibi bazı kelebek türlerinin tırtılları beslendikleri ağaçların uç dallarında ağlar örerek kışı geçirecekleri yuvalarını yaparlar. Bu yuvaların şekli zararlıların tanınmasında önemli rol oynar. Ayrıca bu yuvaların toplanıp yok edilmeleri zararlı populasyonunun düşürülmesinde bir savaş yöntemi olarak kullanılabilinir.
En son değiştirme: Pazartesi, 21 Aralık 2020, 6:25 ÖS