Konu özeti
Tanışma ve Dersi Tanıtma
Öğrencilere ders içerik formu dağıtılmaktadır. Bu form dersin işleniş biçimini, haftalık akışını ve kaynakçasını içermektedir. Ayrıca vize ve finallerin nasıl yürütüleceği de belirtilmektedir. Form dışında öğrencilerden beklentiler ve katılımın önemi ifade edilmektedir.
Osmanlı Devleti'nde 19. Yüzyıla Kadar Toplumsal Sistem
Modern Türkiye'nin Osmanlı Devletinden aldığı miras, Osmanlı tarihinin Avrupa tarihi içerisindeki yeri, Osmanlı toplumu üzerine incelemeler özetlenmektedir. Farklı bakış açılarıyla Osmanlı Devleti ve toplumu analiz edilmektedir. Bu bağlamda özellikle Batılı tarihçilerin gündeme getirdiği ve 18. yüzyıl ile 19. yüzyıl tarih yazımında belirleyici bir kavram olarak kullanılan "Doğu Sorunu" anlatılmaktadır. Devamında milletler sorununa işaret edilmektedir.
Osmanlı'da toplum yönetici seçkinler sınıfı ile halk kitlesi (reaya) arasındaki ayrım etrafında biçim kazanmıştır. Söz konusu yönetici sınıf padişahın bütün hizmetkarlarından oluşmaktaydı. Bunlar askeri, kalem çalışanları ve saray halkı idi. Bu yönetici seçkinler sınıfına ulema da mensuptu. 19. yüzyılın başında yönetim sistemi halen irsi idi. Adalet, Osmanlı'nın topluma ve devletin toplum içindeki rolüne bakışta anahtar kavramdı.
Modern ulus devletinden üç bakımdan farklıydı: Birinci olarak İstanbul'daki merkezi yönetim düşünüldüğünde ve modern ulus devlet ile karşılaştırıldığında daha küçük bir yapıydı. Dahası devlet tarafından beklenen görevler modern ulus devletinden farklıydı. İkincisi, yurttaşlarıyla doğrudan ilgi kuran modern ulus devletten ayrı olarak Osmanlı'da temsilciler önemliydi. Üçüncüsü, yasa önünde eşitlik kavramı bulunmamaktaydı.
Osmanlı'nın askeri gücü 14. yüzyıldan itibaren Yeniçeri ve Sipahilere dayanmaktaydı. 18. yüzyıldan itibaren merkezi yönetim hem askeri açıdan hem de ekonomik açıdan ayanlara bağlı hale gelmeye başladı. Devletin esas vergi tabanı tarım ürünleriydi ve iltizam sistemi yoluyla toplanmaktaydı.
Batı tarih yazımında Osmanlı Devleti ile ilgili meseleler 19. yüzyıldan itibaren Doğu Sorunu olarak adlandırılmıştır.
Kullanılan Kaynaklar:
Timur, T, (1990), Osmanlı Mirası, içinde: İrvin Cemil Schick, Ertuğrul Ahmet Tonak, Geçiş Sürecinde Türkiye, (s. 12-38), Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Modernleşme/Çağdaşlaşma/Batılılaşma Hareketi
19. yüzyılın başında Osmanlı Devleti ile başlanmaktadır. Sultan 3. Selim ve 2. Mahmut yılları anlatılmaktadır. Tanzimat dönemine (1839-1871) ayrıntısıyla girilmekte ve 1873-1878 Bunalımı ile sonuçları üzerinde durulmaktadır. Bu bağlamda tarihçiler arasındaki tartışmalar özetlenmekte ve bu dönemin hangi kavramsal perspektif (batılılaşma, çağdaşlaşma, modernleşme) üzerinden tanımlanabileceğine dair düşünceler sunulmaktadır.
Osmanlı'nın 19. yüzyılda uğradığı değişim çağdaşlaşma, batılılaşma veya modernleşme olarak adlandırılmıştır. Bu yüzyıl Osmanlı reformizmine farklı yaklaşanlar da bulunmaktadır. Osmanlı yöneticileri 3.Selim'den ve özellikle Tanzimat'dan itibaren Avrupa devletlerinin de etkisiyle Osmanlı idaresinde yenilikçi girişimlerde bulunmaya başlamışlardır.
Osmanlı reformizmini toplumsal kesimler üzerinden de incelemek yararlı olacaktır. Farklı toplumsal kesimlerin ve milletlerin bu reform çabalarına verdikleri tepkiler de önemlidir.
Avrupa devletlerinin Osmanlı Devletine müdahaleleri de bu başlık altında ele alınmaktadır. Üç yöntem geliştirilmiştir. Birincisi Avrupa devletleri Osmanlı kanunlarını ve devlet aygıtını Batı kapitalizmine uyacak şekilde etkilemeye çalışmaktadır. İkincisi Osmanlı toplumuna nüfuz etme çabalarıdır. Üçüncü müdahale bizzat askeri alandaki müdahaledir.
Kullanılan Kaynaklar:
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Tunçay, M. ( 1997), Siyasal Tarih (1908-1923), içinde Çağdaş Türkiye 1908-1980, (s. 27-85), Cem Tarih.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
20. Yüzyılın Başı: II. Meşrutiyetten Birinci Dünya Savaşına
1876 Anayasasından hareket edilmekte ve 2. Meşrutiyete gelinmektedir. Bu süreçte Yeni Osmanlılardan ve Jön Türklerden bahsedilmektedir. 1908 Meşrutiyet Devrimi ve anayasal gelişmeler ile İttihat ve Terakki üzerinde durulmaktadır. 1909'daki anayasanın bazı maddelerinde yapılan değişikliklerin anlamı tartışılmaktadır. 1909-1913 yılları arasındaki siyasal çekişmeler ve Birinci Dünya Savaşının ekonomik-siyasal nedenleri ile tarafları gösterilmektedir. Özellikle Almanya ile olan tarihsel ilişkiler ve izleği sunulmaktadır.
İlk Osmanlı gazetesi Takvim-i Vakayi'dir. Osmanlı basının asıl başlangıç noktasını Şinasi'nin başyazarı olduğu Tercüman-ı Ahval olarak değerlendirenler de bulunmaktadır. Bu dönemde muhalefet eden ilk önemli grup Yeni Osmanlılar'dır. Bunlara göre çözüm, İmparatorluğa temsili, anayasal ve parlamenter bir yönetimin getirilmesidir. Yeni Osmanlılar'a Fransızca Jeunes Turcs denilmektedir. 1876 yılında Kanun-ı Esasi ilan edildi. Bu anayasa özellikle 1830 Belçika Anayasasını örnek aldı.
23 Temmuz 1908'de ikinci Meşrutiyet ilan edildi. Padişah Abdülhamit’in 23 Temmuz günü bir “irade-i seniye” çıkararak, Meclis-i Mebusan için seçim yapılmasını kabul etmesiyle birlikte ikinci meşrutiyet dönemi başlamıştır. Anayasa hukuku bakımından bu dönemin ilk özelliği biçimsel açıdan da olsa devlet sisteminin parlamenter bir nitelik taşımasıdır.Anayasaya bağlılık andı içilerek geniş kapsamlı bir program ilan edilmiştir. Bu dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti perde arkasında kalmayı yeğlemiştir.
- Kullanılan Kaynaklar:
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Tunçay, M. ( 1997), Siyasal Tarih (1908-1923), içinde Çağdaş Türkiye 1908-1980, (s. 27-85), Cem Tarih.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Birinci Dünya Savaşı Sonrası Avrupa ve Türkiye
Birinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa'daki genel siyasal görünüm özetlenmekte ve savaştaki tarafların savaş sonrası durumları anlatılmaktadır. Bu çerçevede özellikle Almanya ve Fransa arasındaki ilişkilere vurgu yapılmaktadır. Bu iki ülke İkinci Dünya Savaşı ve savaş sonrasındaki yeni Avrupa'nın inşa sürecinde önemli roller üstlenmektedir. İngiliz dış siyaset anlayışı belirtildikten sonra Türkiye panoraması çizilmektedir. Birinci Dünya Savaşı öncesi Türkiye'deki ideolojik tartışmalar özetlenmekte ve savaş sonrası ilk yıllar betimlenmektedir.
1914-1918 yılları arasında Birinci Dünya savaşı yaşanmıştır. 28 Temmuz 1914 tarihinde Avusturya-Macaristan'ın Sırbistan'a savaş ilan etmesiyle başlamış, 11 Kasım 1918 yılında Compiègne de imzalanan anlaşmayla sonlanmıştır. Savaşın sonuçları arasında sınırların değişimi, Milletler Cemiyetinin ve Weimar Cumhuriyetinin kurulması da yer almaktadır.
Osmanlı, 1909-1913 yılları arasını daha çok siyasal çekişmeyle geçirmiş, Balkan Savaşı ve Babıali Baskını bu dönemin önemli olayları olarak kabul edilmiştir. Özellikle Babıali Baskınından sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidarı bütünüyle ele geçirmiştir. Balkan Savaşı biteli henüz bir yıl geçmişti ki Osmanlı İmparatorluğu tekrar savaşa girmiştir.
1913-1918 yılları arasında reform politikaları da sürdürülmeye çalışılmış, toplumsal ve kültürel değişim yaşanmıştır. 31 Ekim 1918'de Mondros mütarekesi imzalanmıştır. Savaş sonrası siyasal ortamında İstanbul'da iktidar için çekişen taraflar şunlardır: Saray, Liberaller, İtilaf Devletleri, İttihatçılar.
Kullanılan Kaynaklar:
Hart, B.L. (2014), Birinci Dünya Savaşı Tarihi, çev. Kerim Bağrıaçık, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Ulusal Bağımsızlık Savaşı, Ardındaki Felsefe ve Tek Parti Dönemi
Kurtuluş Savaşı yılları anlatılmakta, 1921 Anayasası özetlenmekte ve tek parti döneminin önemli gelişmeleri sunulmaktadır. Bu bağlamda tek parti döneminin ilkleri, ilkelerin geçmişi ve toplumsal sınıflara dair genel bir bakış verilmektedir. İzmir İktisat Kongresi ve yeni ittifaklar, reformlar ve 1924 Anayasası çözümlenmektedir. Özellikle ekonomik anlayış ve muhalefetli bir politik yaşama geçiş çabaları incelenmektedir.
Kurtuluş Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda 1919-1922 yılları arasında gerçekleşmiş olan bağımsızlık mücadelesidir. 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile fiilen, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir. Vatan, halk, millet temel ilkeleri tanımlayan ana kavramlar olarak değerlendirilmiştir. Kurtuluş Savaşı dönemi, Türkiye’de anayasa hareketi bakımından önemli bir özellik katmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) toplanmasıyla birlikte, Türk devlet yapısında egemenliğin kaynağı ve kullanılışı bakımından önemli değişiklikler olmuştur. 1921 Anayasası, kuvvetler birliği esasına dayanan ancak erklerinin yasamada toplandığı meclis hükumeti ya da meclis üstünlüğü modeliyle ilgi düzenlemeler getirmiştir.
İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923'de başlamıştır. Kongre Türkiye'nin yeni ekonomik politikalarını belirlemek üzere toplanmıştır. 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu, 1876 Kanun-u Esasîsini ve 1921 Teşkilât-ı Esasîye Kanununu açıkça yürürlükten kaldırmıştır.
17.11. 1924 yılında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulmuş, Şeyh Sait İsyanı sonrasında kapatılmıştır.12.8.1930 tarihinde Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulmuş, 17.11.1930'da kapatılmıştır. 1925-1945 yılları arasında tek parti dönemi yaşanmıştır.
Kullanılan Kaynaklar:
Akşin, S. ( 1998), Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İmge Kitabevi.
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
İkinci Dünya Savaşı Öncesi Avrupa ve Türkiye
İkinci Dünya Savaşı öncesi Avrupa tarihinden bir özet sunulmaktadır. Avrupa'daki güç dengesi ve ekonomik çıkarlar anlatılmaktadır. Almanya ve gelişen Nasyonal Sosyalizm özetlenmektedir. Savaş öncesi Türkiye'de siyasal ve ekonomik durum ifade edilmektedir. Özellikle 1929 Buhranı sonrası durum ve 1930'lar Türkiye'sinde siyasal iklim tartışılmaktadır.
İki savaş yılları arasında Avrupa'nın en karakteristik özelliklerinden biri güney, orta ve doğu Avrupa'da genç demokrasilerin yıkılışı ve yerine otoriter ve totaliter devletlerin almasıdır. Almanya 1933 yılından itibaren Nasyonal Sosyalistler tarafından yönetilmeye başlanmıştır. 1 Eylül 1939 yılında Almanya'nın "doğudaki yaşam alanını genişletmek üzere" Polonya'yı işgali etmesi savaşın başlangıcı olmuştur. Asya'nın doğusunda Japonya birçok ülkeyi ve Çin'in büyük bölümünü işgal etmiştir. Savaş 1945 yılında Almanya ile Japonya'nın mağlubiyeti ile sonlanmıştır.
Türkiye bu savaşa girmemekle birlikte bütün o yılları savaşa girecekmiş gibi hazırlanarak ve ordusunu sürekli bir seferberlik durumunda tutarak geçirmiştir. Türkiye'nin savaşa girmemesinde dönemin diplomasi çabalarının büyük önemi vardır. Simgesel olarak Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kurucu üyeliğine hak kazanmak için Almanya'ya 1945'de savaş ilan etmiştir.
Türkiye 1940 yılında çıkarılan Milli Korunma Kanunu ile seferberlik durumuna geçmiştir. Savaş ekonomisine geçilmiştir. 1942 sonlarına doğru Varlık Vergisi çıkarılmış, 1943 yılında benzer bir vergi kırsal kesimlere de uygulanmıştır. Türkiye İkinci Dünya Savaşında tarafsızlık politikası izleyerek savaşa girmemeyi başarmıştır ancak 6 yıl süreyle ‘’ Savaş Ekonomisi’’ koşullarında yaşamaktan kurtulmamıştır.
Kullanılan Kaynaklar:
İlkin, S. ve Tekeli, İ. ( 2014 ), İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi, İletişim Yayıncılık.
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Çok Partili Düzenin Kuruluşu
Çok partili siyasal düzene geçişin nedenleri ayrıntılarıyla anlatılmaktadır. Bu nedenler tartışılmaktadır. Savaş sonrası gelişmelerin Türkiye'ye yansıması üzerinde durulmaktadır. CHP içindeki farklı yaklaşımlar sunulmakta, DP'nin kuruluşu incelenmektedir. Hürriyet Misakı, Milli Husumet Andı, meydan gösterileri, Truman Doktrini, Millet Partisi, Milli Husumet Andı özetlenmektedir.
Türkiye iç ve dış siyaseti bakımından 1945 yılı bir dönüm noktası olmuştur. Savaşın sona ermesiyle birlikte yeni bir siyasal düzen kurulmuş ve Türkiye bu düzen içinde kendi yerini aramaya başlamıştır. Değişiklik yönünde ilk işaret dönemin Milli Şef'i, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'den 19. 5. 1945'de yaptığı ünlü konuşmasında gelmiştir.Savaş bittiğine göre demokrasi yolunda yeni adımların atılabileceği belirtilmiştir. İkinci önemli adım 17. 6. 1945'de altı milletvekilliği için yapılan ara seçimlerde CHP'nin aday göstermemesidir.
Çok partili siyasal yaşama geçişte rol oynayan etmenler şunlar olabilir:
1. Halkın hoşnutsuzluğunu demokratik kanallara yönlendirme
2. Varlıklı sınıfların artan baskısı
3. Uluslararası durum ve siyasal iklim.
4. Tanzimat'tan bu yana süregelen batılılaşma siyaseti.
7.1.1946 tarihinde kurulan Demokrat Parti meydan gösterilerini bir siyasal propaganda aracı olarak kullanmış, Hürriyet Misakı ve sonrasında da Milli Husumet Andı belgelerini kabul etmiştir. 14.5.1950'de yapılan seçimleri de kazanarak iktidara gelmiştir.
Kullanılan Kaynaklar:
Koçak, C. ( ), İkinci Parti- Türkiye'de İki Partili Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950), İletişim Yayıncılık.
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Demokrat Parti Dönemi: 1950-1960
DP dönemi temelde üçe ayrılarak incelenmektedir. 1950-1954, 1954-1957 ve 1957-1960. Bu süreçlerde DP'nin siyasal liberalizm ve ekonomik liberalizm yönündeki vaatleri ve icraatları incelenmektedir. Dış siyaset, ekonomi ve siyasal gelişmeler anlatılmaktadır. DP ile CHP arasındaki rekabet ve çekişme özetlenmekte, Kore Savaşına ve NATO'ya üyelik süreçlerine vurgu yapılmaktadır. Seçimler ve seçim sonuçları aktarılmakta, Kıbrıs Sorunu tanıtılmakta ve İlk Hedefler Beyannamesi çözümlenmektedir.
DP, siyasal ve iktisadi liberalizm vaatleri ile iktidara gelmiştir. Siyasal liberalleşme sınırlı kalmakla birlikte iktisadi liberalleşme ekonomide olumlu sonuçlar doğurmuştur. Özellikle 1955 yılına kadar ekonomide belirli bir canlanma yaşanmış, yabancı sermaye yatırımlarını artırmak için çaba gösterilmiştir. Siyasal alanda ise içeride buyurucu bir yönetim anlayışı benimsenmiş, uluslararası siyasette ittifaklar aranmıştır. 1955 yılında Kıbrıs sorunu baş göstermiştir.
1955-1960 arasında muhalefete yönelik baskılar artınca CHP İlk Hedefler Beyannamesini kabul etmiştir. Dış siyasette sorunlar oluşmaya başlamıştır. 27.5.1960'da müdahale gerçekleşmiştir.
Kullanılan Kaynaklar:
Koçak, C. ( 2017), Demokrat Parti Karşısında CHP, Timaş Yayınları.
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Askeri Yönetim, Sivil Düzene Geçiş ve 12 Mart Muhtırası
Bu dönem 1960-1961, 1961-1965 sivil yönetime dönüş, 1965-1968 geniş çok partili düzen denemesi, 1968-1971 siyasal ve ekonomik erozyon yılları biçiminde dönemlendirilerek anlatılmaktadır. Bu süreçteki önemli metinlere, aktörlere ve hükumetlere değinilmektedir. Özellikle 61 Anayasası üzerinde durulmaktadır. Bu anayasanın siyasal ve toplumsal söylemi çözümlenmektedir.
1960-1961 yılları arası Askeri Yönetim olarak tanımlanmıştır. Yönetime el koyan ve kendi içinde de farklı görüşlere sahip olan Milli Birlik Komitesi bilim kurulunu yeni anayasa için görevlendirmiştir. 14. 10.1960'ta Yassıada duruşmaları başlamıştır. 6.1.1961'de Kurucu Meclis toplanmıştır. Kapatılan DP'nin mirasına iki parti sahip çıkmıştır: Yeni Türkiye Partisi ve Adalet Partisi. Sonuçta AP, DP'nin eski gücüne büyük ölçüde sahip çıkabilmiştir. 1961 seçimlerinden itibaren koalisyonlar dönemi başlamıştır. 1965-1968 arası geniş çok partili düzen denemesi olarak kabul edilmektedir. 1968 sonrası ise bu düzende yaşanan erozyon ile tanımlanmıştır.
1961 Anayasası bazı anayasa uzmanlarına göre anayasacılık tarihinin doruk noktası, bazılarına göre de Türkiye’nin çok uzun sayılamayacak anayasa geçmişinde bir basamaktır. İlk biçimiyle bu Anayasa,10 yıl yaşamıştır. Bu Anayasa, geçmişteki tüm anayasalarımızdan daha ayrıntılı ve daha uzundur. Sosyal haklar konusu önemli bir yer tutmuştur.
12.3.1971 asker muhtırası sonrası Nihat Erim başkanlığında ilk teknokrat hükumet kurulmuştur.
Kullanılan Kaynaklar:
Demirel, T. ( 2004), Adalet Partisi İdeolojisi ve Politika, İletişim Yayınları.
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Türkiye'de Anayasacılık Hareketi: 1876-1961
Bu derste Türkiye'de anayasalcılık hareketi ve anayasa çalışmaları özetlenmektedir. 19. yüzyıldan başlanmakta ve 20. yüzyılın sonlarına kadar gelinmektedir. Bu anayasalara kaynaklık eden düşünce akımları ve birlikler kadar aktörler de anlatılmaktadır. Dahası bu anayasaların örnek aldığı anayasalar ve varsa uluslararası metinler çözümlenmektedir.
Kullanılan Kaynaklar:
Eroğul, C. (2000), Anatüzeye Giriş, 6. Bası, Ankara: İmaj Yayınevi.
Gözler, K. (2000), Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa: Ekin Kitabevi.
Sabuncu, Y. (2003), Anayasaya Giriş, 9. Baskı, Ankara: İmaj Yayıncılık.
Soysal, M. (1986), 100 Soruda Anayasanın Anlamı, İstanbul: Gerçek Yayınevi.
Kapitalizmin Krizi, Ekonomik ve Siyasal Buhran. 1970'ler Türkiye'si
Bu dönem küresel krizler ve siyasal gelişmeler ile başlamakta, Avrupa'daki durum ile sürmektedir. 1970'ler boyunca Türkiye'deki ekonomik politikalar üzerinde durulmakta ve siyasal gelişmeler anlatılmaktadır. 1973-1980 yılları arasında kurulan koalisyon hükumetleri ve Kıbrıs Bunalımı vurgulanmaktadır. 1980'e giden süreç tanımlanmaya çalışılmaktadır.
İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa'da bir "ekonomik mucize" gerçekleşmişti. 1966/67'deki küçük düşüşün dışında ekonomi her zaman büyüme göstergelerine sahip olmuştur. 1971'den sonra ise ekonomik kriz veya en azından "durgunluk" belirtileri artmış, yani ekonominin büyümesi durmuştur. 1970'lerin ortalarından itibaren petrol krizi ortaya çıkmış ve bütün dünyayı etkilemiştir.
Türkiye'de bu tarihlerde Kıbrıs bunalımı patlak vermiş, Milliyetçi Cephe hükumetleri kurulmuştur. 1973-1980 yılları arası koalisyon hükumetleri ile geçmiştir. Ekonomik kriz 1970'lerin ortalarından itibaren Türkiye'de de hissedilmeye başlanmış, buna sokaklarda artan şiddet eşlik etmiştir.
Kullanılan Kaynaklar:
Parla, T. (2016), Türkiye’de Anayasalar & Tarih, İdeoloji, Rejim, 1921-2016, İstanbul: Metis Yayınları.
Schick, İ.C. ve Tonak, E.A. (1990), Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi.
Zürcher, E. J. (1995), Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları.
Küreselleşme ve Yeni Liberalizm: 1980 Sonrası Dönem ve 82 Anayasası.
Küreselleşme ve yeni liberalizm özetlenmekte, partiler ve aktörler tanıtılmaktadır. 24 Ocak Kararları, 1982 Anayasası, 90'lı yıllardaki gelişmeler sunulmaktadır. Ekonomik ve siyasal olaylar anlatılmakta, iletişim teknolojilerindeki değişime işaret edilmekte, seçimlere ve referanduma vurgu yapılmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği süreci üzerinde durulmakta, AB'nin Türkiye'ye bakışı verilmektedir.
1980'ler Avrupa'da siyasal hareketler ile tanımlanmıştır. Dahası sosyal refah devleti anlayışının sonlandığı ve yerine yeni liberal hükumetlerin geçtiği bir dönemdir. Piyasa ekonomisinin ve değerlerinin yaygınlaştığı bu yıllar, özelleştirme, deregülasyon, dışa açılma gibi kavramlar etrafında tartışılmıştır.
Türkiye 1980'lere 24 Ocak Kararları adıyla bilinen kararların getirdiği açılımlarla girmiştir. Liberal ekonomiye geçiş yönündeki bu kararlar sonraki yılları biçimlendirmiş, etkileri diğer alanlara da yansımıştır. Bu dönemin en önemli aktörü ise Turgut Özal ve onun Anavatan Partisidir. Özal ve ANAP, 12 Eylül müdahalesinden sonra yapılan ilk seçimlerde iktidara gelmiştir.
17.7.1982'de yeni anayasanın ilk taslağı hazırlanmıştır. 1987 yılında yapılan halkoylaması sonucunda eski siyasetçilerin yeniden siyasete katılmalarına olanak sağlanmıştır. 1988 yılından itibaren ise ANAP gerilemeye başlamıştır.
Kullanılan Kaynaklar:
Boratav, K. ( 2018), Türkiye İktisat Tarihi 1908-2015, Ankara: İmge Kitabevi.
Timur, T. (2004), Türkiye Nasıl Küreselleşti?, Ankara: İmge Kitabevi.
Yerasimos, S. (1990), “Tek Parti Dönemi”, içinde Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi, s. 76-112.
Zürcher, E. J. (1995)., Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İstanbul: İletişim Yayınları.
Yakın Dönem Türkiye'sinde Siyasal Düşünce
Bu çerçevede yakın yıllar içerisindeki ekonomik ve siyasal gelişmeler sunulmaktadır. Düşünce akımları özetlenmekte , AB sürecine işaret edilmekte, gelişen teknolojilerin toplumsal yansımaları üzerinde durulmaktadır. Siyasal kurumlar ve aktörler tanıtılmakta, 1982 Anayasasında yapılan değişiklikler ve yeni siyasal sistem anlatılmaktadır.
Kullanılan Kaynaklar:
Eren, V. ve Akıncı, B. (2018), “Yasama Yürütme İlişkileri Açısından Başkanlık Sistemi İle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Karşılaştırılması”, içinde: Kamu Yönetiminde Değişim, editör Yüksel Demirkaya, İstanbul: hiper yayın.