T G8-15

 

Tonyukuk Yazıtı (Güney Yüzü 8-15) (Birinci Düzey)  

 

G8

 

k(e)y(i)k yiyü t(a)b(ı)şg(a)n y(e)yü ol(u)rur (e)rt(i)m(i)z bod(u)n bog(u)zi to͡k (e)rti y(a)g(ı)m(ı)z t(e)gre oçu͡k t(e)g (e)rti biz aş <t>(e)g (e)rt(i)m(i)z (a)n͡ça ol(u)r(u)r (e)rkli og(u)zd(u)n͡t(a)n kür(e)g k(e)lti

 

Yaban hayvanı yiyerek, tavşan yiyerek oturur idik. Halkın boğazı tok idi. Düşmanımız çepeçevre ocak gibi idi, biz (ortadaki) aş gibi idik. Öylece oturur iken Oğuzdan kaçak geldi.

 

yi- ~ ye- ‘yemek’ –(y)ü [zarf-fiil eki]

teg- ‘değmek, ulaşmak’ –(i)r- ‘değdirmek’ [ettirgenlik eki] –e [yapım eki görevindeki zarf-fiil eki]

er- ‘i- yardımcı fiili’ –kli [zarf-fiil eki]

oguz ‘Oğuz’ +dun [isimden isim yapım eki] +tan [çıkma durumu eki]

küre- ‘kaçmak’ –g [fiilden isim yapım eki] 

 

G9

 

kür(e)g s(a)bı (a)n͡t(a)g tok(u)z og(u)z bod(u)n üze k(a)g(a)n ol(u)rtı tir t(a)bg(a)çg(a)ru k͡uunı s(e)ŋün(ü)g ıdm(ı)ş kıt(a)ńg(a)ru toŋra (e)ş(i)m(i)g ıdm(ı)ş s(a)b (a)n͡ça ıdm(ı)ş (a)zk(ı)ńa türk [bodun]

 

Kaçağın sözü şöyle: Tokuz Oğuz halkı üzerine kağan tahta oturdu’ der. (Bu kağan) Çin’e General Ku’yu göndermiş, Kıtay’a Tongra Eşim’i göndermiş. (Bunlarla) haber (söz) öylece göndermiş: “azıcık Türk halkı

 

ku ‘özel ad’ +nı [belirtme durumu eki]

seŋün ‘<Çin. General’ +(ü)g [belirtme durumu eki]

az ‘az’ +kıńa [isimden isim yapan ek, küçültme eki]

 

AÇIKLAMA:  k͡uunı s(e)ŋün(ü)g Köktürkçede bu türden tamlamalarda unvan, özel addan sonra gelmekte ve adın aldığı eki almaktadır.

 

G10

 

yorıyur (e)rm(i)ş k(a)g(a)ını (a)lp (e)rm(i)ş (a)yguçısı bilge (e)rm(i)ş ol (e)ki kişi b(a)r (e)rs(e)r sini t(a)bg(a)ç(ı)g ölürt(e)çi tir m(e)n öŋre k͡ııt(a)ń(ı)g öl(ü)rt(e)çi tir m(e)n bini og(u)z(u)g

 

ilerliyormuş, kağanı alp imiş, sözcüsü bilge imiş. O iki kişi var oldukça seni (sizi) (ve) Çinlileri öldürecek, derim. Doğuda Kıtay’ı öldürecek, derim, beni (bizi) Oğuz’u

 

ay- ‘söylemek’ –guçı [gelecek zaman sıfat-fiil eki] +sı [3. tekil kişi iyelik eki]

G11

 

öl(ü)rt(e)çik tir m(e)n t(a)bg(a)ç b(i)rd(i)n y(e)n t(e)g k͡ııt(a)ń öŋd(ü)n y(e)n t(e)g b(e)n yırd(ı)n͡t(a) y(a)n t(e)g(e)yin türk sir bod(u)n y(e)rinte idi yor(ı)m(a)zun us(a)r idi yo͡k k͡ıış(a)l(ı)m

 

öldürecektir, derim. Çinliler güney tarafından saldırın, Kıtaylar doğu tarafından saldırın, ben kuzey tarafından saldırayım. Türk Sir halkı yerinde asla ilerlemesin. Elimizden gelirse tümüyle yok edelim,

 

ölür- ‘öldürmek’ < öl- ‘ölmek’ –ür [ettirgenlik eki] –teçik [-teçi gelecek zaman eki ve ök pekiştirme edatının birleşmesi ile oluşmuş]

bir ‘güney’ +din [isimden isim yapım eki]

teg- ‘saldırmak, hücum etmek’ –Ø [2. tekil kişi emir eki]

yır ‘kuzey’ +dın [isimden isim eki] +ta [bulunma durumu eki]

u- ‘yapabilmek, gücü yetmek’ –sar [zarf-fiil eki]

G12

 

tir m(e)n ol s(a)b(ı)g (e)ş(i)d(i)p tün ud(ı)sık(ı)m k(e)lm(e)di künt(ü)z ol(u)rs(ı)k(ı)m k(e)lm(e)di (a)n͡ta ötrü k(a)g(a)n(ı)ma öt(ü)nt(ü)m (a)n͡ça öt(ü)nt(ü)m t(a)bg(a)ç og(u)z k͡ııtań buç(e)gü k(a)b(ı)şs(a)r

 

derim. Bu sözü işitip gece uyuyacağım gelmedi, gündüz oturacağım gelmedi. Ondan sonra kağanıma arz ettim. Öylece arz ettim: “Çin, Oğuz, Kıtaylılar bu üçü birleşirse

 

kagan ‘kağan’ +(ı)m [1. tekil kişi iyelik eki] +a [yönelme durumu eki]

ötrü ‘sonra’ < öt- ‘geçmek’ –(ü)r ‘geçirmek’ [ettirgenlik eki] –ü [kalıplaşmış zarf-fiil eki]

ötün- ‘arz etmek’ –tüm [1. tekil kişi belirli geçmiş zaman eki]

G13

 

k(a)l͡t(a)çı b(i)z öz (i)çi t(a)ş(ı)n tutm(ı)ş t(e)g biz yuyka (e)rkli top(u)lg(a)lı uç(u)z (e)rm(i)ş y(i)nçge (e)rkl(i)g üzg(e)li uç(u)z yuyka k(a)l(ı)n bols(a)r top(u)lgulu͡k (a)lp (e)rm(i)ş y(i)nçge

 

çaresiz kalırız. Kendi içi ve dışını tutmuş gibiyiz. (Bir şey) yufka iken delmek kolay imiş, ince olanı kırmak kolay, yufka kalın olursa delmek zor imiş, ince

 

kal- ‘kalmak’ –taçı biz [1. çoğul kişi gelecek zaman eki]

topul- ‘delmek’ –galı [zarf-fiil eki]

topul- ‘delmek’ –gu [sıfat-fiil eki] +luk [isimden isim yapım eki]

 

G14

 

yog(u)n bols(a)r üzg(ü)lü͡k (a)lp (e)rm(i)ş öŋre k͡ııt(a)ńda b(i)rye t(a)bg(a)çda kurya kur(ı)d(ı)nta yırya og(u)zda (e)ki üç biŋ süm(ü)z k(e)lte͡çim(i)z b(a)r mu ne (a)n͡ça öt(ü)nt(ü)m

 

yoğun olursa (onu) kırmak zor imiş. Doğuda Kıtay’dan, güneyde Çin’den, batıda batıdan, kuzeyde Oğuz’dan iki üç bin askerimiz var mı ne? Öylece arz ettim.

 

‘asker, ordu’ +müz [1. çoğul kişi iyelik eki]

G15

 

k(a)g(a)n[ım ben] öz(ü)m bilge tonyu͡ku͡k öt(ü)ntük öt(ü)n͡ç(ü)m(i)n (e)ş(i)dü b(e)rti köŋl(ü)ŋçe ud(u)z t(e)di kök öŋ(ü)g yog(u)ru öt(ü)k(e)n yışg(a)ru ud(u)zt(u)m in(i)g(e)k köl(e)k(i)n togl(a)da og(u)z k(e)lti

 

Kağanım ben kendim, Bilge Tonyukuk’un arz ettiğim ricamı dinledi, “gönlünce sevk et!” dedi. Kök Öng (ırmağın)’ü geçerek Ötüken dağlarına doğru sevk ettim. İngek gölcüğü ile Tola (ırmağın)dan Oğuzlar (üzerimize) geldi.

 

ötünç ‘rica, maruzat’ < ötün- ‘arz etmek’ –ç [fiilden isim yapım eki] +(i)m [1. tekil kişi iyelik eki] +(i)n [belirtme durumu eki]

uduz- ‘sevk etmek’ < ud- uymak, takip etmek’-uz [ettirgenlik eki] –Ø [2. tekil kişi emir eki]

köl ‘göl’ +ek [isimden isim yapım eki] +(i)n [araç durum eki]

En son değiştirme: Perşembe, 16 Kasım 2017, 3:54 ÖS