Yeni Uygurca

YENİ UYGURCA

 

“Uygur” adının ilk kez geçtiği Türkçe yazılı kaynak Bilge Kağan yazıtıdır. Orhon yazıtlarında bir yerde geçen bu ad, şu cümlede geçmektedir: 

 

            Uygur elteber yüzçe erin ilgerü tezip bardı    D37

            (Uygurların Elteber’i yüz kadar adamla doğuya doğru kaçıp gitti.)

 

Bu cümleden anladığımız kadarıyla Uygurların ta Köktürkler zamanındaki istikametleri hep doğuya doğru olmuştur. 840 yılında ilk Uygur Kağanlığı yani Ötüken Uygur Kağanlığı da yıkıldığı zaman gittikleri yer, güney ve doğu olmuştur. Uygurların Turfan, Koçu ve Beşbalık dolaylarında kurduğu Koçu Uygur Devleti, 1209 yılına kadar yaşadı. 

 

Çin Halk Cumhuriyeti idaresinde bulunan toprakların 1/5 kısmına eşit olan Doğu Türkistan, yüzölçümü bakımdan dünya ülkeleri arasında 19. sırada yer alır. Doğu Türkistan’ın kuzeybatısında Kazakistan, kuzeyinde Altay Cumhuriyeti, kuzeydoğusunda Moğolistan, doğusunda Çin, güneyinde Çin’e bağlı Tibet Özerk Bölgesi, güneybatısında Keşmir ve Pakistan, batısında ise Tacikistan ve Kırgızistan yer alır. Türklerce kutsal kabul edilen bir dağ olan Tanrı Dağları, Doğu Türkistan’ı boydan boya bölecek şekilde tam ortada yer alır. 

 

Uygur otonom bölgesinin başkenti ve merkezi şehri Urumçi’dir. Diğer Hoten, Yarkent, Kaşgar, Aksu, Turfan, Kumul vilayetleri Uygur bölgesine bağlı vilayetlerdir.

 

Uygur Türkçesi, edebi dil olarak Çağatay Türkçesinin devamıdır. 1930’lara kadar mahalli özelliklerin de zaman zaman yer aldığı Çağatay yazı dilini kullanan Uygurlar, bu yıldan sonra Urumçi ağzına dayanan merkezi şiveyi edebi dil haline getirdiler. Doğu Türkistan’daki Uygurlar çoğunlukla Arap alfabesini kullanmakla beraber zaman zaman dil ve alfabe politikaları gereği Kiril ve Latin alfabesini de kullanmışlardır. 1955’te Şincang Uygur Muhtar Bölgesinin kurulmasından bir yıl sonra Urumçi’de düzenlenen bir konferansta Doğu Türkistan’daki Uygurların, diğer Kazak, Kırgız, Özbek, Tatarlar gibi on yıllık süreyle Kiril alfabesi kullanmaları kararı alınır. 32 harften oluşan bu alfabe ancak üç yıl kullanılmıştır. 1965’te ise Çin yazısının (pin-yin) Latinize edilmesine dayanan 33 harften oluşan Uygur-Latin alfabesi kullanılmasına karar alınmış ancak bu deneyim de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1983’te Urumçi’de oluşturulan komite Uygurların daha önce kullandıkları Arap alfabesi üzerinde epey bir değişiklik yapılarak oluşturulan Uygur-Arap alfabesini kullanmaya karar alır. Kazakistan’da yaşayan Uygurlar ise Kiril menşeli 41 harfli alfabeyi kullanırlar. 

 

Eski Uygur Türkçesinin yazımında kullanılan eski Uygur alfabesi, kullanımına 17. yy’a kadar devam etmiş, daha sonra özellikler Budistler arasında bugün dahi dini törenlerde kullanılan yazı olmuştur. Bu yazı sistemi, bugün Moğolistan’da olduğu gibi Doğu Türkistan’da da ancak hediyelik eşyaların veya plaketlerin üzerinde kullanılır.

 

18. yy’dan itibaren yaşanan Çin istilası, sözlü Uygur edebiyatına büyük destanlar kazandırmıştır. Bu yüzyılda Doğu Türkistan’da kullanımda olan Çağatay edebi dilinde de Uygurca özellikler kendini göstermeye başlar. 20. yy’ın başlarında başlayan Uygur edebiyatında genellikle Çin’e karşı mücadele işlenir. 

 

Doğu Türkistan’daki Uygurların kullandıkları Arap menşeli alfabe 32 harflidir. Bu alfabede en dikkat çekici durum, ünlüleri göstermede fonetik oluşudur. 

 

Uygur alfabesi 

 

Yeni Uygur Türkçesi Özellikleri

 

1.Uygur Türkçesinde Türkiye Türkçesinden farklı olarak /ı/ ünlüsü yoktur, bu sesin yerine /i/ kullanılır. Ancak art damak ünsüzlerin yanında bu ünlü telaffuz edilse de yazıda gösterilmez: qiz “kız”, näqiş “nakış”, qizil “kızıl”, qarigu “kör”, çiq- “çıkmak”, çiraq “çerağ, kandil”, yil “yıl”, sinip “sınıf”, yiraq “ırak, uzak”

 

Uygurcada /e/ ve /ä/ şeklinde iki /e/ ünlüsü vardır. Açık /ä/ ünlüsü, Türkiye Türkçesindeki /e/’den daha açık ve geniş ünlüdür: yüräk, gäm “gam”, ädäp “edep”, bäht, höriyät, qäläm “kalem”, äziz, ötkän “geçen”, şöhrät.

 

/e/ ünlüsü ise Türkiye Türkçesindeki /e/’den daha kapalı ve dar bir ünlüdür, e-i arası bir sestir: qeri “karı, yaşlı”, tez “tez, çabuk”, lekin, egiz “ağız”, ekin “ekin, buğday”, şe’ir “şiir”, çerik asker, çeri”.

 

2. Yeni Uygur Türkçesinin en karakteristik özelliklerinden ilki /i/’leşmedir. Birden fazla heceli kelimelerin son hecesinde bulunan /a/ ve /ä/ ünlüleri, orta hecede kaldıkları zaman /i/ olmaktadır: başka-sı ~ başqisi, bala-ları ~ baliliri “balaları, çocukları”, kız-ları ~ qizliri, zevk-lenip ~ zoklinip, tap-madı ~ tapmidi “bulmadı”.

 

Arapça ve Farsçadan geçen alıntı kelimelerde uzun /a/ ünlüsü, orta hecede bu değişime uğramaz: hayatim, vicdani “vicdanı”, davaliri “davaları”, istiqbalimiz .

 

/a/ ve /ä/ ünlülerinin olduğu kapalı tek heceli kelimeler, ek aldığında bu ünlüler /e/’ye döner: bar-ıp ~ berip “gidip”, baş-ım ~ beşim “başım”, män-ing ~ mening, tap-ışta “buluşta, bulmak için” ~ tepişta.

 

Birden fazla heceli kelimelerin ilk hecesi açıksa ve ikinci hecesinde /i/ ünlüsü varsa ilk hece ünlüsü daralarak /e/ olur: balık ~ beliq, kanı ~ qeni “hani”, bağır ~ begir, ağız ~ egiz.

 

3.Yeni Uygur Türkçesinde ilk hecedeki /a/ ve /ä/ sesleri, ikinci hecedeki /u/ ve /ü/ etkisiyle /o/ ve /ö/ olur: beşük ~ böşük “beşik”, yaşur- ~ yoşur- “gizlemek”, söygü “sevgi”, oçuk “açık”. Alıntı kelimelerde de bu değişim söz konusudur: namus ~ nomus, sabun ~ sopun, hasılat ~ hosulat.

 

4. Sonu çift ünsüzle sonlanan alıntı kelimelerde söz konusu ünsüzler arasına uyuma göre bir ünlü girer: kahır ~ qähär, farz ~ päräz, şehir ~ şähär, devir ~ dävir, sabır ~ sävir, küfür ~ küpür, şükür ~ şükür, defin ~ däpnä.

 

5. Türkiye Türkçesinde /d/ ve /g/ ile başlayan bazı kelimeler Eski Türkçedeki gibi /t/ ve /k/ iledir: dil ~ til, dur- ~ tur-, dağlı ~ taglik, dokuz ~ tokkuz, gerek ~ kerek, gör- ~ kör-, gül- ~ kül-. Ancak bazı kelimeler /d/ ile başlar. Bu türden kelimeler Çağataycada da aynısıdır: de-, dengiz.

 

Bugün T. Türkçesinde /v/’li başlayan kelimeler Eski Türkçedeki şekliyle /b/’lidir: bar, bar-, ber-.

 

/b/ ile başlayan ve bir şarta bağlı olarak /m/’ye gelişen kelimeler vardır: män, ming, muz “buz”.

 

Eski Türkçedeki kelime başındaki /b/’ler Uygurcada /p/ olur: bıçaq ~ piçaq, bük- ~ pük-, baqa ~ paqa “kurbağa”.

 

Alıntı kelimelerdeki /f/ ünsüzü /p/’dir: fark ~ pärk, taraf ~ täräp, nefs ~ näpis.

 

T. Türkçesindeki kelime başında s- ünsüzü /ç/ ünsüzünden önce gelirse s > ç olur: saç ~ çaç, saç- ~ çaç-, sıçan (< E. Tü. sıçgan) çaçqan.

 

Kelime başındaki /t/’den sonra /iş/ ve /üş/ ses grupları gelirse /t/ ünsüzü /ç/’ye döner: dişi ~ çişi, düş- ~ çüş-, düş ~ çüş “rüya”.

 

Bazı alıntı ve Eski Türkçe kelimelerdeki iç ses /b/ ünsüzü /v/ olmuştur: çubuk ~ çiviq, sabır ~ sävir, itibar ~ etivar, elbette ~ älvättä, ibadet ~ ivadät, mertebe ~märtivä.

 

Alıntı kelimelerdeki nisbet i’si kısalmış ve bir /y/ türemesine sebep olmuştur: milliy, şähsiy, ciddiy, äqliy.    

 

6. Uygurcada ses olaylarıyla tanınmayacak hale gelmiş pek çok tasviri fiil kullanılır.

En son değiştirme: Pazartesi, 11 Mayıs 2020, 1:22 ÖS