Hüsrev ü Şirin, Muhabbet-name ve Mi'rac-name

Hüsrev ü Şîrîn


Hüsrev ü Şîrîn (Ḫüsrev ü Şi̇̄ri̇̄n, HŞ), Altın Ordu şairi Kutb tarafından Altın Ordu hükümdarı Tını Beg Han ile eşi Melike Hatun adına yazılmış bir mesnevidir. Kutb, eserini aynı addaki Nizâmî’nin mesnevisinden tercüme etmiştir. Ancak esere yapılan ilaveler ve eserin hacmi bakımından kelimesi kelimesine bir çeviri olmadığı anlaşılmakta ve Kutb’un şairlik yeteneği de ortaya çıkmaktadır. Kutb, HŞ’in Farsça orijinalinden farklı tarihî ve sosyal ilişkileri eserine katarak bu unsurlarla onu Altın Ordu halkının hayatına uygun hâle sokmuştur[1].

Tını Beg Han babası Özbek Han’ın ölümünden sonra 1341 yılında tahta geçmiş ve 1342 yılında da kardeşi tarafından öldürülmüştür. Bu tarihî gerçeklikler yoluyla eserin yazılış yılı 1341 veya 1342 olarak hesap edilebil-mektedir.

Bugüne kadar kaynaklarda herhangi bilgiye ulaşılamayan Kutb için Eckmann, “Harezm veya Maveraünnehir menşeli” ifadesini kullanmıştır. F. Köprülü ise eserin dil özelliklerinden yola çıkarak Kutb’un menşeini tespite çalışmış ve eserde edebî Hakaniye lehçesi tesirlerinin çokluğundan dolayı Maveraünnehr civarından olduğunu belirtmiştir[2].

Kutb’un bu eseri, Türk edebiyatında bugüne kadar bilinen 21 Hüsrev ü Şîrîn veya Ferhâd u Şîrîn mesnevisinin ilki olması bakımından önemlidir[3]. Ayrıca romantik bir mesnevi olan HŞ, yazıldığı saha ve dönemde konusu itibarıyla da ilk olması bakımından dikkat çekicidir.

Altın Ordu sahasında yazıldığı bilinen ilk edebî eser olan HŞ’in bugüne kadar gün ışığına çıkan tek nüshası Paris Bibliothèque Nationale (Mss. Turcs A.F. 312)’dadır. Bu nüsha 1383 yılında Berke Fakih adlı bir Kıpçak tarafından İskenderiye’de Altın Boga adına istinsah edilmiştir. Eserin sonunda esas metnin dilinden farklı olmayan 66 beyitlik ilavede müstensih şu bilgileri vermektedir[4]:

              Bitidim kitābnı ḥaṭāsın baḳıp

              Bu zaḥmet çekgenim bilgey sen oḳıp

              Ataġım ma Berke Faḳìh tip ançaḳ

              Özüm müèmin ve müslim aslım Úıpçaḳ

              ...

              Munun͡g birle meşhūr Mıṣırda özüm

              Faḳìh tip ayurlar ay iki közüm

              Altın Buġa atlıġ bir big ḳatında

              Turur men mülāzım uş ḫıdmatında

              Tārìḫ yiti yüz seksen bişinde

              Sefer ayının͡g yigirmi bişinde

              Yol üzre ni bolsa bitidim kitāb

              Ḫatımnı żaèìf tip ḳılmaġıl èiṭāb

A. İnan’a göre Berke Fakih’in bu ilave manzumesi başkası bulu-nuncaya kadar Mısır’da yazılan ilk Kıpçakça metin sayılabilir. Mısır’da Memluk Kıpçakçasının yazı dili olarak ortaya çıkmasında Altın Ordu’dan göç eden muhacir ve mültecilerin ne derece rol oynadığı ise tarihî kaynaklarda yerini bulmuştur. Memluklular devrinde idarî ve askerî sahayı ellerinde tutan bu zümre, Harezm Türkçesi tesirinde Altın Ordu’da yazılmış eserleri de beraberlerinde getirmişlerdir. A. İnan’ın çalışmasında Berke Fakih’in -ve benzerliği dolayısıyla eserin geneli için- dil özellikleri hususunda Memluk Kıpçakçasının geleceğine dair yapmış olduğu şu açıklama da bizce bu konuyu aydınlatıcı olması bakımından oldukça isabetlidir[5]:

Berke Fakih ve benzerleri tarafından getirilen bu Harezim-Altınordu yazı geleneği Mısır türkçesinde yerleşmeye muvaffak olamamıştır. Berke Fakih’den sekiz yıl sonra (1391)’de “Gülistan bittürkî” yazarı Seyfî Sarayî bu eserini Bozkır Kıpçakçasına yakın bir dilde yazmıştır. ... Berke Fakih ise Orta Asya’nın klasik yazı dili ile –beceremediği hâlde- yazmıya özenmiştir. ... Kıpçak lehçesi gerek Altınordu devletinde ve gerek Mısır’da istikrarlı bir yazı dili olamamıştır. Altınordu sahasında önce Harezim türkçesinin ve sonraları da Çağatay yazı dilinin tesiri altında bocalamıştır.

Kutb’un eserinin dili hakkında ilk fikir beyan eden A. N. Samoyloviç olmuştur[6]. Samoyloviç çalışmalarında HŞ’in dilini Uygurca-Kıpçakça olarak kabul etmektedir. Eserin dil hususiyetleri konusunda çalışması bulunan N. Hacıeminoğlu ise bu konuda şunları aktarmaktadır[7]:

Umumiyetle Altın Ordu sahasında yazılmış “Kıpçakça” bir eser olarak kabul edilen “Hüsrev ü Şirin” hem Harezm yazı dilinin hem de Çağatayca’nın hususiyetlerini taşımaktadır. ... elimizdeki metin fiil çekimi şekilleri bakımından Çağatay öncesine yakın olmakla beraber, ses hususiyetleri ve kelime hazinesi bakımından Kıpçakça’da raslanan hususiyetleri taşımaktadır.

HŞ’in metin yayınına dair çalışmalar A. İnan, A. Zajaczkowski ve N. Hacıeminoğlu’na aittir. Zajaczkowski, üç ciltlik çalışmasının ilkinde HŞ’in transkripsiyonlu metnini, ikincisinde tıpkıbasımını, üçüncüsünde ise sözlüğünü vermiştir. Hacıeminoğlu, Kutb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri adlı çalışmasında ise giriş bölümünden sonraki imlâ, ses ve şekil hususiyetleri konularının ardından HŞ’in transkripsiyonlu tam metnini vermiştir.

 

Eser Üzerinde Yapılmış Çalışmalar

Hacıeminoğlu, N. (2000); Kutb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri, Türk Dil Kurumu Yayınları:573, Ankara.

İnan, A. (1951); “Kutb’un Hüsrev ü Şirin’inden Örnekler”, Türk Dili Belleten, S. III, No:14-15, Ankara, s. 5-21.

________ (1953); “XIII.-XIV. Yüzyıllarda Mısır’da Oğuz-Türkmen ve Kıpçak Lehçeleri ve “Halis Türkçe””, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1953, s. 64 ve 66.

_______ (1946);“Çağatay Yazı Dilinin Kuruluş Tarihine Dair Düşünceler” Türk Dili Belleten, S. III, No: 6-7, Ankara, s. 531-543.

Samoyloviç, A. N. (1935); “Cuci Ulusu veya Altın Ordu Edebî Dili”, Türk Dili, S. 12, s. 34-49.

Timurtaş, F. K. (1959); “Türk Edebiyatında Husrev ü Şirin ve Ferhad u Şirin hikâyesi”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi IX, s. 65-89.

Zajaczkowski, A. (1958); Najstarsza wersja Turecka Husrav u Şirin Qutba I, Warszawa 1958, II, Warszawa 1958, III, Warszawa 1961.

_______ (1960); “Kutb’un Hüsrev ü Şirin adlı eseri hakkında”, VIII. Türk Dil Kurultayında Okunan Bilimsel Bildiriler, Ankara, s. 159-164.

_______ (1958); “Sur quelques proverbe Turcs du “Husrev-u-Sirin” de Nizami, Jean Deny Armağanı, Ankara 1958, s. 349-355.

 

Muhabbet-nâme

Muhabbet-nâme (Muḥabbet-nāme, MN), 754/1353 yılında Harezmî tarafından Sir Derya’da Muhammed Hâce Beg’in Sıgnak’taki sarayında yazılmış, Altın Ordu sarayı etrafında oluşmuş klâsik edebiyata örnek teşkil eden manzum bir eserdir. MN’nin sonundaki Farsça hikâyeden şairin Harezm’den Altın Ordu’ya geldiği, o devirde Altın Ordu adına Sıgnak eyaletini idare eden Muhammed Hâce Beg’in isteği üzerine kışı onun sarayında geçirdiği ve söz konusu eseri yazdığı anlaşılmaktadır. F. Köprülü’ye göre Muhammed Hoca Beg, Berdi Beg Han’ın saltanatı (1356-1361) zamanında Moskova’ya kaçan Hânzâde Muhammed’dir[8].

Sevgi ve sevgilinin güzelliği konularının işlendiği MN’de bazı bölümler Farsça yazılmıştır. Hatime bölümünde eserin adı, yazılış yeri, müellifi ve yazılış tarihi verilmektedir:

              Muḥabbet-nāme sözin sizge aydım

              Úamuġın Sìr yaḳasında bitidim

              ...

              Oḳıpan fātiḥā ür ḳıble yanı

              Sivünsün bende Ḫˇarezmì revānı

              Bu defter kim bolupdur Mıṣr ḳandı

              Yiti yüz illi tört içre tükendi

J. Eckmann’a göre bu eserin dili için Samoyloviç’in söylediği “Oğuzca-Kıpçakça” hükmü isabetsizdir ve eserin Arap alfabesiyle yazılmış olan Londra nüshasının dili büyük çapta Çağataycanın tesirinde kalmıştır[9]. Eckmann, T. Gandjei’nin MN’nin tenkitli metin neşri ve İtalyancaya tercümesini tanıttığı yazısında[10] ise MN’yi Harezm-Altın Ordu edebiyatının başlıca eserlerinden biri olarak görmektedir.

 

Eserin Nüshaları

1. British Museum Or. 8193’te Uygur harfli metin mecmuanın 160a-173b yaprakları arasındadır. Bu nüsha V. V. Barthold tarafından tanıtıl-mıştır[11]. Ona göre bu nüsha 835/1432’de Emîr Celâle’d-dîn Fîrûz Şâh adına yazılmıştır.

Şçerbak, 1959’daki çalışmasında Uygur harfli nüshanın bulunduğu yazma hakkında bilgi verdikten sonra bu nüshanın transkripsiyonlu metnini ve tercümesini vermiş, ayrıca eserin dil özellikleri üzerinde durmuştur.

2. British Museum Add. 7914’te Arap harfli bir mecmuanın 290b-313b varakları arasındadır[12].

T. Gandjei, 1957 yılındaki çalışmasında Uygur ve Arap harfli bu iki nüshanın tenkitli metnini, Uygur harfli nüshanın tıpkıbasımını ve metnin İtalyancaya tercümesini vermiş, 1959’da da bu çalışmasında geçen Türkçe kelimelerin sözlüğünü hazırlamıştır. E. N. Nadjib ise MN’nin Arap harfli nüshasının trankripsiyonunu, tercümesini, dil özelliklerini, sözlüğünü ve nüshanın tıpkıbasımını vermektedir.

3. İstanbul, Millet Kütüphanesi, Arabî, No:86’da kayıtlı Arapça tefsirin haşiyesindedir. Ayrıca yine bu tefsirin haşiyesinde Hocendî’nin Letâfet-nâme’si de yer almaktadır. Ketebe kaydı olmayan bu nüsha hakkında ilk olarak F. Köprülü bilgi vermiştir[13]. Bu nüshayı esas alarak diğer nüshalarla karşılaştırmalı metni yayımlayan ve nüshanın tıpkıbasımını veren çalışmayı O. F. Sertkaya 1972 yılında yapmıştır.

XIV. ve XV. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen Letâfet-nâme vezin, şekil, tertib ve konu itibarıyla MN’nin naziresi sayılabilecek niteliktedir. Hocendî, Emîr-zâde Mahmûd Tarhan’a takdim ettiği bu eserini Harezmî’nin MN’sine cevap olarak yazdığını eserinde bildirmektedir[14].

4. İstanbul, Millet Kütüphanesi, Ali Emirî, Manzum No: 949

MN üzerinde son ilmî çalışmalar S. G. Clauson ve O. F. Sertkaya’ya aittir. Sertkaya Türkiyat Mecmuası’ndaki yazısında İstanbul Millet Kütüphanesi, Arabî No:86’daki nüshayı esas alarak eserin tenkitli metnini yayımlamıştır. Ayrıca çalışmanın giriş bölümünde MN’nin nüshaları ve üzerinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi vermiştir.

 

Eser Üzerinde Yapılmış Çalışmalar

Clauson, S. G. (1962); “The Muḥabbat-nāma of Xwārazmì”, Central Asiatic Journal, VII, s. 241-255. (Türkiye Türkçesine Çevirisi: Ayşe Gül Sertkaya, “Ḫvârezmî’nin Muhabbet-nâme’si”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. XXXVII, 2007, s. 191-207.)

Eckmann, J. (1959); “Tourkhan Gandjei, “II “Muḥabbat-nāma” di Ḫorazmi̇̄”, Annali dell’instituto Universitario Orientale di Napoli. Nuova Serie, Vol VI, Roma 1957, 131-161, VII. (1958), 135-166”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. IX (1 Kasım 1959), s. 156-158.

Gandjei, T. (1957); “ II “Muḥabbat-nāma” di Ḫorazmì”, Annali dell’istituto Universitario Orientale di Napoli. Nuova Serie, Vol VI, Roma, 131-161; VII, Roma 1958, s. 135-166.

­­­_______ (1959); “II lessico del “Muhabbat-nâma””, Annali dell’istituto Universitario Orientale di Napoli. Nuova Serie, Vol VI, Roma, s. 91-102.

Nadjib, E. N. (1961); Horezmî. Muhabbet-name, İzdanie, teksta, transkripsiya, perevod i issledovanie, Moskova.

Sertkaya, O. F. (1972); “Ḫˇarezmì’nin Muḥabbet-nāme’sinin İki Yeni Yazma Nüshası Üzerine”, Türkiyat Mecmuası, C. XVII (1972), s. 206-207.

Şçerbak, A. M. (1959); “Oguz-nāme, Muḥabbet-nāme”, Pamyatniki drevne uygurskoy i staro uzbekskoy pis’mennosti, Moskova, s. 111-170.

 

Mièrâc-nâme

Gerek dil ve üslup gerekse işlediği konu açısından NF’e benzeyen Mièrâc-nâme (Mièrāc-nāme, MR), anonim bir eserdir. Mirac olayını anlatan bu eser, konuların sıralanışı itibarıyla NF ile aynı olmakla beraber sadece gök tasviri konusundaki ayrıntılarda ayrılmaktadır. Eserin mukaddimesinde bu kitabın Nehcü’l-Ferâdîs (veya Nehecü’l-Ferâdîs) adlı bir eserden tercüme edildiği ifade edilmektedir. Eckmann, buna dayarak Mièrâc-nâme’nin Farsça yazılmış Nehcüél-Ferâdîs’ten tercüme edilmiş olacabileceği üzerinde dur-muştur[15].

MR’nin Uygur harfleri ile yazılmış tek nüshası Paris Bibliothèque Nationale (Suppl. Turc No:190, 1v-69r) bulunmaktadır[16]. Bu nüsha Malik Bahşı tarafından 840/1436’da Herat’ta istinsah edilmiştir. XV. yüzyılın ilk yarısında istinsah edilen bu eser, bir XIV. yüzyıl eseri olarak kabul edilmektedir[17]. Köprülü de bu eserin Timur devrine ait olması ihtimalini vurgulamaktadır[18].

N. Asım, 1918 yılındaki Hîbetü’l-hakâyık adlı çalışmasında bu nüshanın 1672-1673’te A. Galland tarafından eski kufî yazısı ile yazılmış bir yazma zannedilerek 25 kuruşa satın alınıp Paris’e götürüldüğünü, Uygur harfleri ile yazılı olduğundan metnin çözümlenemediğini ancak arada yazılmış olan Arapça kısımlardan mirâc-nâmeye dair bir eser olduğunun anlaşıldığını hikâye etmektedir[19]. A. Remusat ve Jaubert’in çalışmaları eserin anlaşılmasını ve okunmasını sağlamıştır[20].

Eserin Fransızca tercümesi ile beraber Arap harfleriyle yazılan metni A. Pavet de Courtille tarafından 1882 yılında yayımlanmıştır. O. F. Sertkaya bu nüshanın metin ve dizinini bitirme tezi olarak hazırlamıştır.

Mièrâc-nâme’nin Arap harfleriyle Çağataycaya tercüme edilmiş nüshası İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi (Fatih No:2848, 1v-12v)’ndedir. Bu nüsha 13 Ekim 1511 tarihinde Nûre’d-dîn èAlî bin Kiçkine Seyyid èAlî et-Talikanî tarafından Mısır’da istinsah edilmiştir. H. Ritter’in bu yazma hakkında kısa bir değerlendirmesi vardır[21]. Mièrâc-nâme’de işlenen konu Türk-İslâm edebiyatında edebî tür olarak ilgi çekmiş ve pek çok manzum mièrâc-nâme yazılmıştır.

 

Eser Üzerinde Yapılmış Çalışmalar

Akar, M. (1980); Türk Edebiyatında Manzum Mièracnâmeler, H.Ü. Mezuniyet Sonrası Eğitimi Fakültesi Doktora Tezi, Ankara.

Courteille, A. P. de (1882); “Miradj Nameh, publie poul la premiere fois d’apres le manuscrit ouggour de la Bibliothéque Nationale”, Publications de l’Ecole des Languages Orientales vuvantes, II. Serie, cilt VI, Paris.

 İz, F. (1938); Mirac-nâme, Türkiyat Enstitüsü, İstanbul, Tez.

Sertkaya, O. F. (1968); Mirac-nâme, Türkiyat Enstitüsü, Tez No:845.

 



[1]    J. Eckmann, “Kıpçak Edebiyatı”, Türk Dünyası Edebiyatı, (Çeviren: H. Açıkgöz), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, Ankara 1991, s. 47.

[2]    F. Köprülü, “Çağatay Edebiyatı”, İslâm Ansiklopedisi, C. III, 24. cüz, İstanbul 1945, s. 281.

[3]    F. K. Timurtaş, “Türk Edebiyatında Husrev ü Şirin ve Ferhad u Şirin hikâyesi”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi IX, 1959, s. 65-89.

[4]    N. Hacıeminoğlu, Kutb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri, Türk Dil Kurumu Yayınları:573, Ankara 2000, s. IX.

[5]    A. İnan, “XIII.-XIV. Yüzyıllarda Mısır’da Oğuz-Türkmen ve Kıpçak Lehçeleri ve “Halis Türkçe””, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1953, s. 64 ve 66. Ayrıca bkz.: “Çağatay Yazı Dilinin Kuruluş Tarihine Dair Düşünceler” Türk Dili Belleten, S. III, No: 6-7 (Ankara 1946), s. 531-543.

[6]    A. N. Samoyloviç, K istorii literaturnago sredneziatsko-turetskogo yazıka, Leningrad 1928, s.21. “Cuci Ulusu veya Altın Ordu Edebî Dili”, Türk Dili, S. 12, 1935, s. 34-49.

[7]    N. Hacıeminoğlu, age., s. X-XI.

[8]    F. Köprülü, “Çağatay Edebiyatı”, İslâm Ansiklopedisi, C. III, 24. cüz, İstanbul 1945, s. 281.

[9]    J. Eckmann, “Harezm Türkçesi”, Tarihî Türk Şiveleri (Çeviren: M. Akalın), Ankara 1979, s. 187.

[10]   J. Eckmann, “Tourkhan Gandjei, II “Muḥabbat-nāma” di Ḫorazmi̇̄: Annali dell’instituto Universitario Orientale di Napoli. Nuova Serie, Vol VI, Roma 1957, 131-161, VII. (1958), 135-166”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. IX (1 Kasım 1959), s. 156-158.

[11]   V. V. Barthold, Novaja rukopis’ ujgurskim şriftom v Britanskom Muzee, DAN 1924, s. 57-58. S. G. Clauson, “A hitherto unknown Turkish Manuscript in “Uighur” Characters”, JRAS (1928), s.99-130.

[12]   Ch. Rieu, Catalogue of the Turkish Manuscript in British Museum, Londra 1888, s.290.

[13]   F. Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1926, s. 362.

[14]   Ch. Rieu, Catalogue of the Turk. Mss. in the British Museum, s. 287.

[15]   J. Eckmann, “Kıpçak Edebiyatı”, Türk Dünyası Edebiyatı, (Çeviren: H. Açıkgöz), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı 1991, s. 57.

[16]   E. Blochet, Catalogue des Manuscripts turcs, C.I, Paris 1932, s.254.

[17]   S. Çağatay, Türk Lehçeleri Örnekleri. VIII. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar Yazı Dili, (İkinci Baskı) Ankara 1963, s. 175.

[18]   F. Köprülü, “Çağatay Edebiyatı”, İslâm Ansiklopedisi, C. III, 24. cüz, İstanbul 1945, s. 279.

[19]   N. Asım, Hibetü’l-hakayık, İstanbul 1334 (1918).

[20]   Ş. Çağatay, yge., s. 175. A. Remusat, Tatar Dilleri Üzerine Tahriyat, Kazan 1820. P. A. Jaubert, Elements de la grammaire turke, Paris 1833.

[21]   H. Ritter, “Arabische Handschriften in Anatoien und İstanbul”, Oriens II, Leiden 1949, s. 236-314.

En son değiştirme: Cumartesi, 11 Kasım 2017, 4:47 ÖS