Endülüs'te Tıp
Modern araştırmacılar Ebu Mervan Abdülmalik İbn Zühr’ün doğum tarihinin bazı ipuçlarından hareketle miladi 1091 ya da 1094 olduğunu ileri sürerler. Endülüs’ün başkenti olarak bilinen İşbiliye’de (Sevilla) dünyaya gelmiştir. Önce dil, edebiyat ve dinî ilimler tahsil edip Ebû Muhammed Abdurrahman b. Muhammed b. Attâb’dan lugat, kıraat, hadis ve tefsir, Ebû Muhammed b. Azb’dan da Mâlikî fıkhı okumuştur. Babasıyla birlikte Harîrî ile mektuplaşarak bazı edebî meseleleri tartıştıkları ve edebiyat alanında kendilerini yetişkin bulan Harîrî’nin her ikisine de icâzet verdiği bilinmektedir. Bununla birlikte, İbn Zühr’ü diğer tabiplerden ayıran nokta, kendisinin yalnızca tıbba, daha doğrusu tıbbın alt dallarına yoğunlaşmasıdır. Muasırları kendilerini yalnızca bir alan ile kısıtlamayıp birçok alanda aynı anda ilmî çalışmalar yürütürken İbn Zühr sadece tıbba yoğunlaşmıştır ve bu alanda Ebu Bekr el-Râzi’den sonra en önemli deneyci hekimler arasına girmiştir.
Altı nesildir tabiplik yapan bir ailenin oğlu olan İbn Zühr ilk eğitimini babasından almıştır ve erken yaşta üne kavuşmuştur. Deneysel cerrahiyi ilk kez ortaya koyan İbn Zühr bu vesileyle de ilk kez otopsiyi tıp ilmine kazandırmıştır. Bunun dışında suni beslenmeyi geliştirmiş, uyuz ve iltihapların oluşum sebeplerini ortaya koymuştur. Beslenmeyle ilgili bulgularını “Kitabü’l-Ağziye” isimli eserinde toplamış, burada farklı uyuşturucular ile sağlığa etkilerini ele almıştır.
Geliştirilen metotların önce hayvanlar üzerinde denenmesini önererek cerrahinin tıptan ayrı bir alan olarak ele alınmasına öncülük etmiştir. Latince ve İbraniceye çevirilen Kitabü’l-Teysir Fi’l-Mudavat ve’t-Tedbir (Tedavi ve Koruyucu Hekimliği Kolaylaştırma Kitabı) isimli kitabı cerrahinin gelişiminde oldukça etkili olmuştur. Bu kitapta detaylı patolojik tanımlamalar yer almaktadır.
Hastalıkların oluşumlarından önce engellenmesi için diyeti ilk geliştiren tabip olarak bilinir. Bedensel hastalıkların yanı sıra ruhsal hastalıkları da araştıran İbn Zühr’ün şüphesiz en büyük ve önemli eseri “El-İktisad fi Islahi’l-Enfusi ve’l-Ecsad”dır (Nefisler ve Bedenlerin Islah Edilmesine Dâir Orta Yol Kitabı). Bu kitabında hastalıkların özeti, tedavi yolları ve hijyen önlemlerini ele almıştır.
Bu eserlerden Avrupalı hekim ve öğrenciler de fazlasıyla istifade etmiştir. Eserleri asırlarca ders kitabı olarak kullanılan İbn Zühr, Avrupa’da Abulelizor, Avenzoar, Abumeron ve Abuleizor gibi isimlerle de bilinmektedir.
İbn Zühr’ün eczacılık alanında da aynı şekilde yön verici buluş ve metotları olmuş, fakat o kendi bulgularına da daima eleştirel yaklaşmıştır. İbn Sina’nın Tıp Kanunu eserine yaklaşırken de kendisini gösteren bu eleştirel duruş, onun başarısındaki etmenlerden biridir.
İbn Rüşd ile İbn Zühr arasında yakın bir ilişkinin bulunduğu bilinmektedir. İbn Rüşd el-Külliyyât’ta kendisinden otuz yaş büyük olan İbn Zühr’den kopyasını çıkarmak üzere Kitâbü’t-Teysîr’i istediğini anlatır ve onu “zamanımızda tecrübî tıp alanında yazılan en mükemmel eser” diye tanımlar.
Yurt dışında Mısır ve Kayravan’da bulunan İbn Zühr, hayatının büyük kısmını Endülüs topraklarında geçirmiş; aynı zamanda dönemin hükümdarları Mürabitler ve Muvahhidlerin hizmetinde çalışmıştır. Titiz ve çalışkan bir tabip olan İbn Zühr 1161 yılında Endülüs’te hayatını kaybetmiştir.