Miryokefalon Zaferi ve Ardından Selçuklu-Eyyubi İlişkileri
Mıryokefalon (Myriokephalon) Zaferi
Selçuklu-Bizans ilişkileri dostça, sürdürülmekle birlikte Bizans sınırlarında, özellikle Eskişehir yörelerinde, yoğun bir şekilde çoğalan devlete bağlı Türkmen kitleleri, Denizli, Kırkağaç, Bergama ve Edremit’e değin Bizans memleketlerine akınlarda bulunmakta ve özellikle kaleleri tahrip etmekte idiler. Ote yandan Bizans imparatoru M a n u e 1, bu akınları durdurmak amacıyla, Anadolu’ya yeni kuvvetler göndermekle birlikte düzenleyeceği bir sefer için de askerî hazırlıklara başladı. Onun bu hazırlıklarını haber alan Kılıç Arslan, ona bir elçi heyeti göndererek “ Daha önce yapılan barış antlaşmasının yenilenmesini” önerdi, fakat imparator, “ Bizans’a yöneltilen Türkmen akınlarının durdurulması, Bizans’a sığınan Danişmendli emîri Z ü n n u n ile şehzade Ş a h i ıı ş a h ’ ın, daha önce yönetiminde bulunan memleketlerin Bizans’a bırakılması” şartlarıyla buna razı olacağını sultana bildirdi. Bu şartları kabule yanaşmayan sultan, atlı kuvvetler sevkedip Denizli yörelerine kadar olan Bizans topraklarını ağır bir şekilde tahrip akınlarına uğrattı. imparator, Bizans kuvvetlerinin eşliğinde, önce şehzade Ş a h i n ş a h ’ ı, daha sonra da Z ü n n u n ’ u Anadolu’ya gönderme girişiminde bulundu ise de K ı l ı ç A r s l a n ’ - ın aldığı önlemler karşısında başarılı olamadı; ŞahinşahveZünnun, yeniden Bizans’a kaçmak zorunda bırakıldılar. Bunun üzerine sultanın ikinci barış önerisini de reddeden M a n u e 1, içinde, Frank, Peçenek, Macar ve Sırp kuvvetlerinin de bulunduğu büyük bir orduyla 1176 yılı ilkbaharında, harekete geçerek Denizli yönünde ilerledi; fakat uçlarda bulunan kalabalık Türkmen kuvvetleri, Bizans ordusunu şiddetle ve devamlı olarak yıpratmakta idiler. Kılıç Arslan, Bizans ordusunu, dar ve sarp Miryokefalon (Kumdanlı) vadisinde pusuya düşürerek yaptığı büyük bir meydan savaşında, Bizans’a ağır bir darbe indirmiş, böylece Malazgirt’ten sonra Bizans’a karşı ikinci kez büyük bir zafer kazanılmış oidu (Eylül 1176). Ağır bir yenilgiye uğrayan M a n u e 1, Selçuklulara karşı inşa ettirdiği Eskişehir ve Uluborlu’nun doğusundaki Sublaion müstahkem mevkilerini yıktırmayı kabul ettikten başka, Selçuklu devletine savaş tazminatı olarak 100 bin altm ödemek zorunda kalmıştır. Bu zafer sonucunda, güya Anadolu’ya yeniden hâkim olmak isteyen Bizans’ın bütün çaba ve girişimleri sona erdirilerek artık bundan sonra Selçuklular karşısında savunmada kalması sağlanmış ve dolayısıyla üstünlük yeniden Türkiye Selçuklu Devletine geçmiştir. Zaferden sonra sultan Kılıç Arslan, başta Bağdat Abbasî halifesi olmak üzere, bütün Islâm hükümdarlarına birerfetihnâme göndererek küffar Bizans’a karşı kazandığı büyük zaferi müjdelemiştir.
Selçııklu-Eyyubî ilişkileri
Sultan Kılıç Arslan, Bizans’a vurduğu bu büyük darbeden sonra hâlâ Danişmendlilerin elinde bulunan Malatya üzerine yürüyüp bir süre kuşattıktan sonra şehri aman’la teslim aldı (Ekim 1178) ve Danişmendlilerin Malatya şubesi de böylece ortadan kaldırılmış oldu. Daha sonra Kılıç Arslan, Eyyubî hükümdarları Salâhaddin’e gönderdiği bir elçi aracılığıyla “ Vaktiyle Nureddin Mahmut’ un elegeçirdiği Selçuklulara ait Râban kalesinin geri verilmesini” istedi (1179), fakat reddedilmesi üzerine, kalenin alınması için sevkedilen ordu, Salahaddin tarafından yenilgiye uğratıldı. Bununla birlikte Anadolu birliğini kurmaya çalışan sultan, bir yıl sonra (1180) damadı Diyarbakır ve Hasankeyf Artuklu emîri Nureddin Muhammed’e karşı harekete geçti, o da S a 1 â - h a d d i n ’e sığındı. Çok geçmeden Salâhaddin’in Selçuklu ülkesine yürümesi üzerine Kılıç Arslan, veziri İhtiyarüddin Hasan’ı göndererek S alâ h a d d i n ile bir barış antlaşması imzaladı; böylece her iki hükümdarın arasındaki gergin hava ve savaş durumu, ortadan kaldırılmış oldu. Bu anlaşmadan çok geçmeden sonra K ı l ı ç A r s l a n ve S a l a h a d d i n , özellikle Çukurova daki Türkmenlere karşı saldırıya geçen Ermeni prensi II. R u p e n ’ e karşı harekete geçerek onu itaat altına almışlardır. Fakat 1182 yılında, S a l â h a d d i n ’ in Diyarbakır ve Silvan kalelerini alarak Doğu-Anadolu’ya hâkim olma çabaları üzerine, Selçuklu-Eyubî ilişkileri yeniden bozulmaya başlayacaktır.
Miryokefalon meydan savaşı yenilgisinden sonra İstanbul’a dönen M a n u e 1 in sultanla imzaladığı antlaşma şartlarını yerine getirmemesi üzerine Kılıç A r s 1 a n ’ ın A t a b e k adlı bir emîrinin kumandasında sevkettiği Selçuklu ordusu, Ay- dm ’a kadar olan Bizans memleketlerini istilâ ettiyse de bu emîr, çarpışmalarda hayatını kaybetti. Bununla birlikte Selçuklu istilâ ve fetih hareketleri, durmak bilmeden sürüp gitmekte idi. K ı l ı ç A r s l a n , M a n u e l ’ in ölümünden (1180) iki yıl sonra Uluborlu, Kütahya, Eskişehir ve yörelerini fethederek Selçuklu sınırları içine aldı; hattâ bu arada Antalya da kuşatıldıysa da fethedilemedi. Yapılan bütün bu fetihlerle ilgili olarak sultan, Malatya Süryanî patriği M i k h a i l ’ e fetihname niteliği taşıyan bir mektup gönderdi. Sultanın Bizans’a karşı giriştiği bu askerî hareketleri sırasında, Büyük Selçuklu Devleti sultanı Sencer ’in, Ka- rahıtay ve Oğuzlar tarafından yenilgiye uğratılmasından sonra Türkistan’dan Anadolu yönüne zaman zaman büyük Türkmen kitleleri göçe başladı. Böylece Anadolu’da Türk nüfusu Bizans aleyhine çoğalmakta ve Türkleşme de o ölçüde sürat kazanmakta idi.