Satuk Buğra Han
Abdülkerim adını alan Satuk amcası Oğulçak ile mücadele ederek başarı kazanmış ve Karahanlılar’ın batıdaki topraklarında İslâmiyet’in yayılmasına çalışmıştır. Mücahid ve gazi unvanlarıyla anılan Satuk Buğra Han müslüman olmayan Türkler’le uzun süre mücadele etmiş, gayri müslim Türkler 942’de Balasagun’u ele geçirmişler, ancak Satuk Buğra Han daha sonra burayı geri almayı başarmıştır.
Satuk Buğra Han’ın İslâmiyet’i kabulünün ardından Sâmânî-Karahanlı mücadelesi yerini dostluk ve iş birliğine bıraktı. 344’te (955) vefat eden Satuk Buğra Han Kâşgar yakınlarındaki Artuç’ta defnedildi. Onun ölümünden beş yıl sonra yerine oğlu Mûsâ (Pritsak’a göre Türkçe adı Baytaş’tır, bk. Isl., XXX [1952], s. 25), Mûsâ’nın ardından da kardeşi Arslan Han Baytaş Süleyman geçti. Süleyman, Doğu Karahanlı Hükümdarı Arslan Han’ı mağlûp ederek hânedanın bu koluna son verdi.
Baytaş Süleyman’ın yerine geçen oğlu (Pritsak’a göre Mûsâ’nın oğlu, bk. a.g.e., s. 25) Ebü’l-Hasan Ali Arslan Han, Sâmânîler’in Horasan valisi Ebû Ali Sîmcûrî ile Ceyhun nehri sınır olmak üzere Sâmânî topraklarını paylaştı; böylece Horasan Sîmcûrîler’in, Mâverâünnehir de kardeşi Hârun Buğra Han’ın (Kılıç Buğra Han Hasan) hâkimiyetine girdi. İslâmiyet’in yayılması için büyük gayret gösteren Ebü’l-Hasan Ali 388 Muharrem sonlarında (Ocak 998) vefat etti. Ebü’l-Hasan Ali’nin kardeşi Hârun Buğra Han (Kılıç Buğra Han Ebû Mûsâ Hasan) Sâmânî emîrlerinin de yardımıyla 990’da İsfîcâb’ı zaptetti. 992 başlarında Semerkant’ı aldıktan sonra Sâmânî başşehri Buhara’yı ele geçirdi. Kâşgar’a dönerken Koçkarbaşı denilen yerde vefat etti (992).
Ebü’l-Hasan Ali Arslan Han’ın ölümü üzerine (388/998) oğlu Ebû Nasr Ahmed büyük kağan sıfatıyla tahta geçti. Karahanlılar bu tarihten itibaren Ali ve Hasan (Hârun Buğra Han) kolu olmak üzere iki kol halinde varlıklarını sürdürdüler. Arslan Han Ebü’l-Hasan Ali’nin Togan Han Ebû Nasr Ahmed, İlig Han Nasr, Arslan Han Mansûr ve Muhammed adlı oğulları Karahanlılar’ın birinci kolunu; Kılıç Buğra Han Hasan’ın üç oğlu Kadır Han Yûsuf (oğulları Süleyman, Muhammed, Mahmud), Togan Han Ahmed, Ali Tegin (oğlu Yûsuf) ikinci kolunu teşkil eder. Arslan Han Ali’nin dört oğlundan İlig Han Nasr 998’e kadar babası adına, bu tarihten sonra da kardeşi Togan Han Ebû Nasr Ahmed adına batıda hüküm sürdü ve Sâmânîler’le mücadele etti. İlig Han Nasr, o tarihte Abbâsî Halifesi Kādir-Billâh’ı metbû tanıyan ilk Karahanlı olarak bilinir. Sâmânî Devleti’nde önemli mevkileri ellerinde bulunduran Fâik el-Hâssa, Ebû Ali Sîmcûrî ve Sebük Tegin arasında başlayan iç mücadelelerden istifade eden İlig Han Nasr 386’da (996) Fâik’in teşvikiyle Sâmânî topraklarına yürüdü ve Gazne Valisi Sebük Tegin’in vasıtasıyla yapılan antlaşma ile Siriderya sahası Katvân’a kadar Karahanlılar’a bırakıldı. Fâik de Semerkant valisi oldu (996). 997’de Buhara üzerine yürüyen, ancak başarılı olamayan İlig Han Nasr iki yıl sonra hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Sâmânî başşehri Buhara’yı zaptetti (389/999). Hânedan mensuplarını Özkent’e sürdü, bölgeye kendi valilerini tayin edip Özkent’e döndü. Sâmânîler Devleti böylece fiilen sona ermiş oldu. Karahanlılar’ın elinden kaçmayı başaran Sâmânî şehzadesi Ebû İbrâhim İsmâil b. Nûh, 1003 yılında Buhara’da el-Muntasır unvanıyla tahta çıkınca İlig Han Nasr karşı saldırıya geçti. İsmâil Buhara’yı terketmek zorunda kaldı ve Selçuk Bey’in oğlu Arslan Yabgu’dan yardım istedi. Bu sayede, Karahanlılar’la yapılan savaşlarda zaman zaman başarılı olan İsmâil bir süre sonra öldürüldü (395/1005).
Sebük Tegin’in yerine geçen oğlu Gazneli Mahmud, Karahanlılar’la Amuderya sınır olmak üzere bir antlaşma yaptı. İlig Han Nasr, Gazneli Mahmud’un Hindistan seferinde bulunduğu bir sırada bütün Sâmânî topraklarını ve anlaşma gereği Gazneliler’e bıraktığı Horasan’ı ele geçirmek için Horasan üzerine iki ordu gönderdi (1006). Bu ordular Mahmud tarafından mağlûp edilince Hoten’i elinde tutan Kadır Han Yûsuf b. Hasan’dan yardım istedi. Buna rağmen Gazneliler karşısında Belh savaşında yenildi (398/1008). Karahanlılar’ın Horasan’ı ele geçirmek için yaptıkları son teşebbüs de başarısızlıkla sonuçlandı. Bu başarısızlıklar hânedan arasında çekişmeye sebep oldu. Büyük Kağan Togan Han Ahmed b. Ali, kardeşi İlig Han Nasr’a karşı Gazneli Mahmud ile dostluk kurdu. Sikkelerde kullandıkları “mevlâ emîri’l-mü’minîn” ibaresinden, bu yıllarda Batı Karahanlılar’ın Abbâsî halifelerinin otoritesini tanıdığı ve onları metbû kabul ettiği anlaşılmaktadır.
İlig Han Nasr, bu mücadelede kendisine yardım etmeyen ağabeyi Büyük Kağan Togan Han Ahmed’e karşı bağımsızlık mücadelesine girdi ve Kâşgar üzerine yürüdü. Fakat kış yüzünden başarıya ulaşamadı. Gazneli Mahmud’un aracılığıyla iki kardeş arasında barış sağlandı. Ancak çok geçmeden İlig Han Nasr öldü (403/1012-13). Yerine Arslan İlig Han sıfatıyla kardeşi Mansûr b. Ali geçti ve kısa zamanda hânedanın en meşhur hükümdarı oldu.